3 entry daha
  • ''yeni çıkanlar'' arasında, kapağındaki çizgi filmlerden fırlamış horozuyla dikkatimi çekti evvela. arka kapak yazısında pamuk prenses'teki ölü seviciliğe, hansel ve gratel'deki haneye tecavüz ve yamyamlığa dikkat çekilmesi etkileyiciydi doğrusu. yine de temkinli bir okur ve bilinçli bir tüketici gibi, arka kapağın bir tür reklam olduğunu ve ona aldanmamak gerektiğini düşündüm; hem akademik bir tez okumak sıkıcı olabilirdi. ancak yazarın ''önsöz niyetine'' başlığındaki yaklaşımı, kaygılarıma cevap niteliğindeydi; ''klasik akademik şablonlar''dan uzak, ''kolay okunması ve masalın zevklerine yaslanması amaçlanarak'' yazılmış ve ''masalın temel yapı malzemesi olan arzu'yu merkeze alan'' bir kitap vaadediyordu özlem sezer.
    kitabı okuyanlar, yazarın bu vaadi hakkıyla gerçekleştirdiğini görecekler.
    akademik eserler çoğunlukla, ne kadar zorlu bir araştırmanın eseri olduklarını, okura da zorlu bir okuma süreci yaşatarak anlatmak ister gibidirler. konuyla ne kadar ilgili olursanız olun, bu süreç sizi yıldırabilir. masallar ve toplumsal cinsiyet böyle bir kitap değil. uzun uzadı tanımlar, sözlük karıştırtacak terimler, havada uçuşan teoriler yok bu kitapta. melek özlem sezer en soyut konuyu bile somuta çekmeyi başarıyor. sanıyorum çalıştığı konudan heyecan duyan bir yazar ve bildiklerini kesinlikle paylaşmak istiyor. bol örnek veriyor -bunların çoğu da aşina olduğumuz masallardan, dolayısıyla kolayca bağlantı kuruyoruz onlarla- ve gerektiğinde hikaye etmekten çekinmiyor -ki 83. sayfadaki gece bara gitmek için aileyi ikna çalışmaları yapan ve sonunda başaran kız bunun çok güzel bir örneği.
    bilimsel bir çalışmanın illâ ki zor okunur bir metin doğurması gerekmediğini; kapsamlı ve zor bir konuyu kolay anlaşılır biçimde aktarmanın asıl maharet olduğunu anlatır gibi. toplumsal cinsiyet alanıyla daha önce hiç ilgilenmemiş bir okuru bile dışarıda bırakmıyor.

    edebiyatın en harc-ı alem türüdür masal. hem herkesin, hem de hiç kimsenindir. belki bu yüzden edebiyat eleştirisinin de üvey çocuğu gibidir, pek kimse ilgilenmez masalla. masal da bu ilgisizliği sinsice kullanır: kimselere fark ettirmeden yüzyıllarca yaşar ve kulaktan kulağa öğretisini yayar.
    melek özlem sezer, bu öğretiye kulak kabartmayı, onu deşmeyi, altında yatanı aramayı ve onunla çarpışmayı öğütlüyor. ancak muktedirlerin ideolojisini paylaşan, sürdürülmesini sağlayan masalların uzun yaşayabildiğini söylüyor en başta. masalların ''bilinçaltı simgelerini ve genetik kodları'' kullanarak çocuğun önüne bir kültürel kodlar haritası çizdiğini söylüyor. ataerkilliğin, rekabetçiliğin, evliliğin, bekaretin ve erkeğin gölgesinde bir kadınlığın yüceltildiği bir harita...
    bu kitap, uyuyan güzel'den sabiha gökçen'e, jeanne d'arc'tan barbie'ye, çirkin ördek yavrusu'ndan lara croft'a uzanan bu haritanın yapı taşlarını çözümlemek; çocuklara ''güzel'' masallar anlatmak ve çocukken dinledikleri masalların bugünlerini nasıl etkilediğini bilmek isteyenlere...
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap