gustavus adolphus

• isveç'in en büyük krallarından biri olmasının yanında, el kadar isveç ve müttefiki bir kaç kaypaklığın kitabını baştan yazmış alman prensi ile ne nüfus ne ekonomi açısından boy ölçüşemeyeceği kıta avrupasının hükümdarlarına kafa tutmasıyla "boyundan büyük işe kalkışmak" sözünün karşısına resmini koydurabilecek bir abidir. lützen'de ölmeseydi bile, isveç'in elindekilerle nereye kadar gidebileceği şüphelidir. olan gariban christina'sına olmuştur.
  
  ayrıca kendisi aslen ikinci gustav adolf olarak anılır. birinci gustav, kendisinin de mensubu olduğu vasa hanedanının kurucusu gustav eriksson'dur (diğer adıyla gustav vasa).
  
  edit: dur yav, yukarıda biraz bahsedilmiş ama, adamın yaptığı en önemli işi unutmuşuz: gustav adolf otuz yıl savaşlarında dünya askeri tarihine yön veren reformlar yapmıştır. ispanyol geleneğinin tercio'larının karşısına düzenli hatlar koymak ve hafif topçuyu tüfek hatlarına entegre ederek ateş ağırlığını arttırmak ve formasyon bozucu olarak kullanmak icraatları arasındadır. topçusu dillere destandır. süvari bir yana, topçusu topun savaş meydanında gelecekte sahip olacağı muazzam önemin habercisi, ilk gerçek sahra topçusu organizasyonudur. süvaride yaptığı devrimin özünde de, tercioların (pike and shot olarak anılan, bir mızrakçı karesi tarafından korunan arkebüziyerlerden oluşan ispanyol menşeili bir formasyondur) karşısında etkisiz kalan süvarinin "hücum et, düşmanın önünde dur, bir el ateş et, geri çekil, silahları doldur" şeklindeki alabildiğine anlamsız düzenini iptal etmesi ve süvariyi piyade hatları ile birlikte kullanıp piyadenin mızrakçıları traşlamasından sonra büyük oranda korumasız kalan arkebüziyerleri klasik kılıçlı ve mızraklı süvari hücumuyla imha etmek amacına yönlendirmesidir. bu arada not düşülmelidir ki, kendisinin süvarisi finlilerden oluşur, hakkapeliitta olarak anılır ve devrin en psikopat ekiplerinden biri olarak sayılırmış. katolik ordularının manyak süvarileri hırvatların bile bu buzlu diyarlardan kopup gelmiş, hristiyanlıkları bile daha ucu ucuna olan bu manyaklardan korktuğu ve "hakkaa paalle" (fince "doğrayın onları" gibi bir anlamı var öğrendiğim kadarıyla) savaş çığlıklarının kan dondurduğu anlatılır.