45 entry daha
  • emek sikerteci

    90'ların sonunda kurulmuş bir şirkette çalışıyorum. geçen gün bizim muhasebeci beni arayıp "abi çok önemli bir işim çıktı, şu kredi ödemesinin acilen bankaya yatırılması lazım" dedi. neyse şirketten aldım parayı koştur koştur bankaya gittim yatırdım. dönerken dekonta baktım, şirket 6 ay önce 40.000 tl kredi çekmiş ve her ay bankaya ödeme yaparak 6 ay içinde 45.000 tl geri ödemiş. faizden köşe bucak kaçan, kredi kartı bile kullanmayan bir adamım haliyle kan beynime sıçradı. sonra dur lan dedim şu işin aslını astarını bir öğreneyim. bizim muhasebeciyi kafaladım, o da şirketin röntgenini çekti önüme koydu. şirket olarak bankalara, tefecilere ve faktoringcilere 3.000.000 tl'ye yakın borcumuz var. piyasadan alacağımız 300.000 tl. aylık işlem hacmimiz 200.000 civarında bir şey, masrafları düşünce karlılığımız %5'i bile bulmuyor, aksine sabit bir nakit akışımız olmadığı için yılın büyük bir kısmınını zararla kapatıyoruz.

    bu sadece finansal vesika, gel gelelim borçların nasıl ödendiğine. borç geri ödemede tam bir sıçış sarmalına girmişiz. şirket kredi borçlarını ödemek için kredi çekiyor. meseleyi uzatmadan hemen özetleyeyim, 70 çalışanlı bir şirket olarak senenin 2.5 ayını götümüzden ter akıta akıta zengin orospu çocuklarını daha zengin etmek için harcıyoruz. gözünüzde canlansın diye anlatıyorum, size ay sonunda 1000 tl veriyorum ve ay başında 1200 tl olarak geri alıyorum ve bunu yıllardır yapıyorum. hiç mi gücünüze gitmez?

    patron denen hıyar ne bok yedi ve iş bu raddeye geldi önemli değil ama zamanında "lan olm biz mal mıyız, kredi çekip başkasını zengin etmek yerine kendi işimize devam edelim, küçük ama doğru olalım" deseydi şu an en kötü ihtimalle diyorum bak ayda kemiksiz 20.000 tl kenara koyardı. borcu değil birikimi olurdu.

    şirkete en az haftada bir bankacı gelir, orospu çocukları dişlerini şah damarımıza geçirmiş, emdikçe emiyor. ister holding yönetin kardeşim ister aile şirketi. birinden 10 para alıp 12 para öderseniz sıçarsınız. gerekirse şirketiniz büyümesin, gerekirse şirkete level atlatacak büyük işlere hayır deyin ama faizle, krediyle, borçla iş yapmayın. sonra bizim patron gibi sağda solda "bize 3 ay ömür biçenler şimdi halimize gıpta ediyorlar" dersin ama evin ipoteklidir bunu söyleyemezsin. tefeci gelir muhasebecini bıçaklar sonra "bunun kesin bir gönül işi var" diye 10 küsür yıllık çalışanını satarsın.

    bu kredi meselesi sandığınız kadar komplike bir mesele değil. bu yarrak kafalı bankalar ki sahiplerini hepiniz tanırsınız, kendilerinin olmayan bir parayı başkasına borç verir ve senden faiz alır. öbüründen de alır, diğerinden de alır, herkesten alır. sonra 10 aldığının 1'ini sen paranı o bankaya geri yatır diye sana verir. ulan sorsak hepiniz iyi insanlarsınız, kafasını çalışan abiler ablalar kardeşlersiniz, bir ayda sadece faiz olarak cebinizden çıkan parayı bir hesaplayın, yıllık gelirinize oranlayın, ev, araba, dükkan kredilerinizi ortaya dökün. sonra şu banka şu kadar kar açıklamış auww.. auw ya! %10'la faiz öderken auw değil, senin gibi kerizlerin kollektif çalışarak bankaya kazandırğı oranları görünce auw. tefeci ve faktoringcilere hiç girmiyorum zaten, biri herkesçe bilinen bir orospu çocuğkluğu diğeri aynı bokun sarısı.

    ben bankacılık sistemine karşı değilim, çözüm olarak katılım bankacılığı falan önermeyecek kadar beyin sahibiyim. herkesin aksine bana paramı istediğim her yerden çekme imkanı sunan, internetten alışveriş yapmama olanak tanıyan bir bankaya kart ücreti vermek de gücüme gitmiyor. benim gücüme giden bizlerin emeğini cork cork sömüren faiz sistemine iman etmiş, bunun tek ve en doğru çözüm olduğuna inanan tüketici kardeşlerimin içlerine sıkışıp kaldıkları kokuşmuş sistemi kabullenmeleri. ister komünist olun, ister anarşist, ister islamcı yani ne olursanız olun eğer siz de bu faiz işinden parasını katlayan insanlardan değilseniz bu sistemi benimsemenize imkan yok.
267 entry daha
hesabın var mı? giriş yap