1 entry daha
  • bir efendinin * beğenmediği ukdemdir. dangalak ukdelerin diyarında kendisine yer bulamamıştır ne yazık ki süleyman radi. neyse, biz bildiğimizi yazalım nasılsa zaman gerekeni doldurur.

    //(...)

    o günlerde bir gün zeki paşa'nın köşkünün taraçasında konuşuyorduk. ali kemal'e gazetecilik edip etmeyeceğini sordum, alaylı bir kahkahayla "yok mîrim, neme lâzım, ne kaldı ki.. her şey bitti, başımı durup durduğum yerde belâya sokamam, ne olacağını uzaktan seyredeceğim." dedi. kendisine aynen bu sözleri söyledim: "ben zannediyorum ki şimdi samîmî olduğun bu niyetinde uzun zaman durmayacaksın, atılacaksın. maamâfih; sana bir şey söyleyeyim: büyük bir adam olmak için fırsat ayağına gelmiştir. devleti yıkılmış, himâye edecek kimsesi kalmamış olan türklüğü müdâfaa etmek için ortaya atılırsan yâr ü ağyâr nazarında muazzam bir şahsıyet olursun. ittihâd ü terakkî'ye yine dilediğin gibi söv. lâkin milletin civanmerd bir dâvâcısı ol; etrâfında azîm bir ekseriyyet bulacaksın; kendine yepyeni bir ufuk aç. îtilâfçı anâsırından hayır görmedin, yine de görmeyeceksin, onlarla şimdiden görüşmemeğe dikkat et! türklüğün sevk-ı tabîîsi hâlinde âteşîn bir milliyetperverliğin başlaması zarûrîdir. sen gazetende bu cereyânın alemdârı ol!"

    bu sözler ali kemal'e têsîr etti; beni o günlerde çok seviyordu. dedi ki: "gazetecilik etmeyeceğim, edersem sen beni sansür et, seni harfiyyen dinleyeceğime söz veriyorum."

    zannettiğim çıktı, aradan birkaç gün geçmemişti ki, ali kemal, sabah'ın başmuharrirliğini der'uhte etti. talât, enver ve cemal paşalarla arkadaşlarının firârı gününe kadar ihtiyatlı yazılar yazdı. lâkin firarlarından sonra taştı ve coştu. yazılarını tâkîp ediyordum. o günlerin en zehirli ithâmı ittihadçı ithâmı idi; ortalığı fazla ithâm edebilmek için "ittihadçı" sıfatını herkese yapıştırıyordu. bir satırında da "türk milleti ittihadçıdır!" diyordu. ada'da verdiği sözünü hatırlatmak için sabah matbaasına uğradım. muğber bir tavırla sözünü hatırlattım. aramızda şedîd bir mübâhase başladı, yanında îtilâfçılığın en rezil nümûnelerinden süleyman radi vardı; bu herif söze karışarak:

    "sekiz yüz bin ermeninin kaatili sekiz kişi midir? elbette ki sekiz yüz bin kişidir, kimi müdâfaa ediyorsunuz, beyefendi!" dedi. bu herife beni tanımadığı için benimle konuşmak salâhiyeti olmadığını sert bir cümleyle ihtâr ederken, ali kemal, süleyman radi'nin sözünü kesti, eski arkadaşlığımızı ve kendisini ziyâret ettiğimi beyân ederek; arkadaşlık ve ziyâret kavâidini bilen bir adam gibi herifi sükût etmeğe dâvet etti.

    (...)//

    yahya kemal beyatlı ("ali kemal" başlıklı portresinden, s. 70-99)

    iç. "siyasî ve edebî portreler", istanbul fetih cemiyeti yayınları no: 60 / yahyâ kemal enstitüsü no: 11 / yahyâ kemal külliyatı no: 8, 3.b., istanbul-1986, s. 86-87.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap