4 entry daha
  • sunay akın'ın, büyükler çocukluklarını ve oyuncaklarını yâd etsin diye kaleme aldığı kitap.

    eski oyuncakları ve oyuncakçıları anlatarak okuyucuya nostalji yaptıran kitap hoş hikâyeler ve bilgiler de içeriyor. lâkin yazar yorumlarını birkaç yerde ideolojik bir ön yargıya bulaştırmış sanki. örneğin necip fazıl kısakürek'in "anladım işi; sanat allah'ı aramakmış; buymuş oyun, gerisi yalnız çelik-çomakmış." dizelerini bile kendince yorumlamış. sunay akın gibi bilgi yüklü aydın bir beyine böyle ifadeler yakışmıyor açıkçası.

    bu gibi olumsuzluklarına rağmen kitapta şöyle güzel ve düşündürücü satırlar da mevcut:

    "sahi,annelerin banka dönüşü avutmak amacıyla çocuklarına söylediği 'damlaya damlaya göl olur' atasözündeki gölde kaç oyuncak düşü boğulmuştur?"

    "piyano çalmakla kitap okumak arasında bir bağ var mıdır?
    reşat nuri güntekin'e göre vardır elbette: 'niye kitap okumuyorlar?' demek 'niye piyano çalmıyorlar?' demek gibi bir şeydir. kafayı kitap okumaya alıştırmak, parmakları piyano çalmaya alıştırmaktan kolay değildir. ona göre yetişmek, ona göre hazırlanmak lâzım gelirdi. okumak, bir kitaptan alınan elemanlarla, kendine manevi bir dünya yapmak, onun içinde tek başına yaşayabilmektir. bu, tâ çocukluktan başlayan uzun alışkanlıklar ve egzersizler neticesidir."

    "baba, her erkek çocuğunun gözünde oyuncak bir attır. babası erken ölen her erkek çocuk da, koşu takımlarını giyinmiş bir jokey gibi kalakalır hayatın ortasında."
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap