132 entry daha
  • ölümün güzelliklerini çok iyi anlatan film. bunun için de hayattan beklentisi kalmadan göçen biri yerine genç güzel bir kadını ve duygularını kullanmışlar. aktarırken de ölümü kötü tasvir etmektense, öldükten sonra bırakın canlı birine aşık olunabileceği olayını, yanağını kemiren kurtçukla, mezarına tırmanan örümcekle bile arkadaş olunabileceğini göstererek aslında ölümden sonra da insanların yaşayacakları bir şeyler olduğunu anlayabiliyorsunuz.

    öldükten sonra toprak olup göçeceğiz mantığında olanlar için aslında bulunmaz bir nimettir. burada şöyle bir ayrım yapabilirsiniz, öldükten sonra ya filmdeki gibi duygularını kullanmaya devam eden biri olarak kalacaksınız ya da hiçbir şeyin olmadığı sonsuz boşlukta kalacaksınız. hangisini tercih ediyorsanız filmin size aktaracakları o yönde olacaktır. eğer filmdeki gibi olacağınızı düşünüyorsanız duygularınız okşanır ve inançlarınız daha da güçlenir. eğer sonsuz boşlukta sıfır hisle yok olacağınızı düşünüyorsanız filmden etkilenme dereceniz daha yüksek olacaktır.

    ölüm kavramı dışında, victoria açısından bakarsak çocukluktan beri beyaz atlı prensi beklemek gibi bir körpe kız mahcubiyetinin ne kadar mantıksız ve geçici olduğu victor ile karşılaşınca verdiği tepkilerden anlaşılıyor. yani yapımcıların vermek istediği mesajtan da anlıyoruz ki durum sadece bizim türk kızlarına özgü bir durum değil. tabi bizde herkes victoria gibi olamıyor ve 30'lu yaşların sonlarına kadar bile beklemeye devam ediyorlar. neyse onlar bekleye dursun, filmin devamını bilmesek de victoria ve victor'un çok mutlu olacakları belli.

    filmin kaybedeni ise kesinlikle emily. canlıyken tadamadığı aşkı öldükten sonra yaşamak için beklemiş ve ilk fırsatta kendini koyvermiş. tabi yaptığı en önemli yanlış canlı biriyle evlenebileceği sanrısı. bunun nedeni de, tears to shed kısmında anlıyoruz ki; yaşarken iyi eğitimli, kalifiye ve bakımlı bir kadın olması. yoksa ölülerin arasından da evlenebileceğini düşünebilirdi. ama öldükten sonra bile kendisinin canlı birisine uygun görüyor. en acıklı olan da bu: emily, erken ve hiç beklemediği bir anda öldü.

    film biterken seyircinin ağzına bir parmak bal çalınsa da bence emily'yi olduğundan fazla mutlu kılmak çok daha önemliydi. çünkü kimsenin filmde kendini victoria'nın yerine koyduğunu sanmıyorum, herkes bir gün öleceğini biliyor ve öldükten sonra emily gibi hayal kırıklığıyla kalmak istemiyor.
65 entry daha
hesabın var mı? giriş yap