• damat oluler aleminden gitmek ister, aldigi cevap: "why go back up there when everyone is dying to get down here?" (herkes buraya gelmek icin canini verirken sen niye yukari gidesin ki?) :)
    bir tim burton klasigi
  • (bkz: cansu dere)
  • tim burton ve mike johnson'ın birlikte yönettiği, mükemmele yakın bir stop motion - müzikal film.

    ölümün eğlenceli ve renkli tasvirine karşıt yaşamın ruhsuz ve karamsar anlatımıyla, son derece estetik çizimlerle resmedilmiş ve etkileyici müziklerle dillendirilmiş bir dünyada, iyi niyetli, saf, sıcak ve duygusal karakterlerin hikayesi... sevmenin ölü, canlı, çabalayan, çaresiz, vazgeçmeyen, fedakar, hüzünlü, mutlu halleri...

    ölüye, korkan gözlerle değil de, özleyen gözlerle bakan; giden ile kalanı kavuşturan iyi kurgulanmış bir masal...
  • --- spoiler ---
    ölü gelinimiz emily'nin kanlı canlı victoria'yı görüp kendisini onunla kıyasladıktan sonra söylediği şarkı içimizi yakmaya yeter. filmin can alıcı sahnelerinden biri emily'nin şarkıyı söylemesiyle başlar:

    bir muma dokunduğumda hiç acı duymam
    bıçak batırsanız hiçbir şey olmaz
    onun kalbi atıyorken ben burada ölüyüm
    ve de içim sızlıyor
    gel de gerçek değil de
    sanki hala dökecek göz yaşım var
    bir muma dokunduğumda hiç acı duymam
    güneşte ve yağmurda hepsi aynı
    kalbimde derin bir yara çarpmıyor ama sızlıyor
    içimdeki bu sızı gerçek değil sanırım
    evet bir ölüyüm fakat hala dökecek gözyaşım var
    --- spoiler ---
  • gecenin bir körü victor ve emily'nin piyano ile caldıgı sarkıyı dinlerken, belki de en önemli ve özet sahnenin o oldugunu fark ettigim film. corpse bride sessiz ve üzgün, piyano calmaktadır. victor ona katılır, birlikte calarlarken, emily'nin eli, ceset bedeninden kayar ve piyanonun sonuna kadar gidip melodiyi bozar. sanki caldıkları melodi hayatın simgesi gibidir. düzenli, üzgün, iki kisilik... emily'nin eli bedeninden ayrıldıgı anda müzik de kacar gider, ve emily "do forgive me..." der sessizce... ölü kalbinde hala akıtabildigi göz yaslarıyla victor'dan caldıgı hayat icin özür dilercesine...of of..
  • buram buram tim burton kokan, vaktin nasıl geçtiği anlaşılamayan nadir filmlerden biri. hayatımda ilk defa şarkı söz kısımlarını fast forward etmedim, onların bile havası tadı ayrı.

    ucundan da grim fandango tadı vermektedir, özleyenlerin bilgisine.
  • karakter çizimleri muhteşem; insanda incecik, upuzun kollara bacaklara sahip olma isteği uyandıran tim burton filmi. ayrıca izlerken, ince esprileriyle tim burton'ın nedense küçükken çok ilginç ve çok komik bir çocuk olduğunu düşünüyor insan. mesela victor' ın ölüler dünyasında gelinden kaçarken, ikinci el dükkanındaki satılık ellerin onun gittiği yönü işaret ettiği sahnede, herhalde küçükken tim burton ikinci el mağazası denilince böyle anlıyordu şeklinde bir analiz yapılabilir.
  • emily'nin her türlü victoria'nın eline verdiği filmdir.

    sanırım emily'ye aşık oldum.
  • ölümün güzelliklerini çok iyi anlatan film. bunun için de hayattan beklentisi kalmadan göçen biri yerine genç güzel bir kadını ve duygularını kullanmışlar. aktarırken de ölümü kötü tasvir etmektense, öldükten sonra bırakın canlı birine aşık olunabileceği olayını, yanağını kemiren kurtçukla, mezarına tırmanan örümcekle bile arkadaş olunabileceğini göstererek aslında ölümden sonra da insanların yaşayacakları bir şeyler olduğunu anlayabiliyorsunuz.

    öldükten sonra toprak olup göçeceğiz mantığında olanlar için aslında bulunmaz bir nimettir. burada şöyle bir ayrım yapabilirsiniz, öldükten sonra ya filmdeki gibi duygularını kullanmaya devam eden biri olarak kalacaksınız ya da hiçbir şeyin olmadığı sonsuz boşlukta kalacaksınız. hangisini tercih ediyorsanız filmin size aktaracakları o yönde olacaktır. eğer filmdeki gibi olacağınızı düşünüyorsanız duygularınız okşanır ve inançlarınız daha da güçlenir. eğer sonsuz boşlukta sıfır hisle yok olacağınızı düşünüyorsanız filmden etkilenme dereceniz daha yüksek olacaktır.

    ölüm kavramı dışında, victoria açısından bakarsak çocukluktan beri beyaz atlı prensi beklemek gibi bir körpe kız mahcubiyetinin ne kadar mantıksız ve geçici olduğu victor ile karşılaşınca verdiği tepkilerden anlaşılıyor. yani yapımcıların vermek istediği mesajtan da anlıyoruz ki durum sadece bizim türk kızlarına özgü bir durum değil. tabi bizde herkes victoria gibi olamıyor ve 30'lu yaşların sonlarına kadar bile beklemeye devam ediyorlar. neyse onlar bekleye dursun, filmin devamını bilmesek de victoria ve victor'un çok mutlu olacakları belli.

    filmin kaybedeni ise kesinlikle emily. canlıyken tadamadığı aşkı öldükten sonra yaşamak için beklemiş ve ilk fırsatta kendini koyvermiş. tabi yaptığı en önemli yanlış canlı biriyle evlenebileceği sanrısı. bunun nedeni de, tears to shed kısmında anlıyoruz ki; yaşarken iyi eğitimli, kalifiye ve bakımlı bir kadın olması. yoksa ölülerin arasından da evlenebileceğini düşünebilirdi. ama öldükten sonra bile kendisinin canlı birisine uygun görüyor. en acıklı olan da bu: emily, erken ve hiç beklemediği bir anda öldü.

    film biterken seyircinin ağzına bir parmak bal çalınsa da bence emily'yi olduğundan fazla mutlu kılmak çok daha önemliydi. çünkü kimsenin filmde kendini victoria'nın yerine koyduğunu sanmıyorum, herkes bir gün öleceğini biliyor ve öldükten sonra emily gibi hayal kırıklığıyla kalmak istemiyor.
  • gercek hayattta (ölü veya canli farketmez) tüm ''öteki'' kadinlara nefret kusan dişi camiasinin, söz konusu sahte yasamlar * oldugunda 'ayy canim halbuki nasil da haketmisti cocugu, yani ilk askına nooluyo ki, biraksaydi da evlenseydi sonradan ortaya cikan o zavalliyla' hosgorusunu ortaya cikaran animasyon harikası.
    yahu ben gercekten anlamiyorum. yani ölü(!) ya da canli bir başka kadin gelecek, evlenmek üzere oldugunuz sevgilinizi 'sen dala yüzük taktin o dalda benim parmagimdi. hem bak ne kadar yaralıyım. hadi sar yaralarimi, mutlu et beni' dicek siz de 'şekerim lafi bile olmaz aramizda siz madem manasiz bi şekilde evlenmişsiniz ben bulurum yenisini' diye yolunuza devam edeceksiniz. ya ben anlamiyorum romantizmin r'sinden, ya da harbiden ortada ikiyüzlü bi durum var.

    ps. bu arada konuyla alakasiz fakat belirtmeden gecemeyecegim. tim burton hep animasyon filmler yapsin. beni de ekibine alsin. tesekkürler.
hesabın var mı? giriş yap