106 entry daha
  • yeni albümle birlikte gelen her yeni röportajda yeniden aşık olduğum kadın. los angeles'ta yaşıyor olmasına rağmen herkesin gözündeki hollywood imajına öyle bir ters düşüyor, öyle bir anti-tez oluşturuyor ki. bu kadar güzel ol, yetenekli, komik... ama asosyal olunca hiçbirinin bir değeri kalmıyor. onu böyle yapan sebepler var elbette, belki en önemlisi de küçük yaşta uğradığı tecavüz. tori amos'un aksine yaşadığı bu korkunç olay onu başka türlü etkiledi, içine hapsetti belki. paul thomas anderson (tek geçerim) ve jonathan ames gibi yaratıcılığın doruklarındaki erkeklerle birlikteliklerinden jon brion ile müzik yapabilmeye kadar bir çok şans geldi geçti hayatından. hepsini çok iyi değerlendirdi. muhteşem klipler çekti, harika konserler verdi, talk show'lara katılıp çekingenliğini atmaya çalıştı. ama her şeyin altından oluk oluk asosyalliği sızdı. "yabancı"larla iletişmekten ne kadar rahatsız olduğu, kendini iyi hissetmediği, eve gidip kendi başına olmaktan başka bir şey istemediği çok belli oldu. insanlar onunla dalga geçti. sahnede panik atak olup saçmasapan laflar etmesiyle, upuzun albüm adlarıyla, ne kadar zayıf olduğuyla dalga geçti. kadın "bizim size dikte etmeye çalıştığımız hayatı yaşamayın. kendinize güvenin," dedi de yemek yediği kaba pislemekle suçlandı. ama o, sonucundan memnun olmadığı bir albümü yıllarca rafa kaldıracak kadar yürekli bir sanatçıydı, başka bir şey değil. bir pop kültür prensesi değil, bir hollywood starı değil, bir seks objesi hiç değil.

    on şarkılık (itunes exclusive "largo"yu sayarsak 11) önceki albümlerdeki orkestrasyondan uzak, daha sade bir albüm olacak. yine de fiona'nın sesi ve sözleri yeter. türkiye'ye gelsin, bize "siz gerçek değilsiniz," diye çemkirip tüm tedirginliğiyle şarkılarını söylesin... razıyım.

    okunası: http://www.spin.com/…les-return-idle-no-more?page=0
89 entry daha
hesabın var mı? giriş yap