8 entry daha
  • ---spoiler---

    yarım ay, mozart'ın 250. doğum kutlamaları anısına new crowned hope festivali için çekilmiş. hemen konusuna girersek, film horoz dövüşü yapılan bir yerde başlar. daha filmin başından, kako'nun ağzından filmin ilerleyeceği ana temanın ipucları verilir. ilerleyen sahnelerde sık sık başvurulan bu yöntemle bölge insanının yerel hayatı tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilirken, teknoloji ve bazen harmanlanamamış / hazmedilememiş bilginin de tezahürünü bizlere gösterilir. kamera horoz dövüşü esnasında, 2 veya 3 defa kako'nun oğullarına odaklanır, çoğunuzun tahmin edebileceği gibi iran'da kadınların solo halinde müzik icra etmeleri, şarkı söylemeleri yasaktır. ve kadın sesi yerine genel olarak çocuklar kullanılır. ilerleyen sahnelerde açılım kazanacak olan bu olguya bu yüzden henüz başlardayken küçük bir anektod ilişdirmek istedim. mamo, bölgede tanınan meşhur bir bestecidir. iran ile irak arasındaki sorunlar sebebiyle yanlarına bir türlü gidemediği halkına sonunda amerika'nın saddam hüseyin'i devirmesiyle kavuşabilecek ve oğullarım dediği diğer müzisyenlerle beraber bir konser verecektir. mamo'nun sonunda vize alabilmiş olduğunu duyan kako bir servis otobüsünü hemen ayarlar. ve yol üstünde mamo'nun oğullarını da alarak -kimisini zar zor ikna ederek- mamo ile buluşmak için yola koyulur.

    yarım ay, bir yol filminden varoluşdan ziyade parçalanmışlığın ve eksik kalmanın bir türlü var olamamanın filmidir kanımca. hem bölgesel sınırlarla çizilmiş bir yarımlık hem de iran müziğindeki eksik olan ses yönünden bir yarımlıktır bu. nitekim mamo konser metnini hazırlatırken şunları eklemelerini ister oğullarından:

    ...ve de ruhani bir sesin de bize eşlik edeceğini ekle oraya. bunca yıldır yitip gitmiş bir ses. katledilmiş bir ses. nesli tükenmiş bir ses.

    işte o ruhani sesi almak için kafilemiz tam 1334 kadın şarkıcının sürgün edilip tutsak tutulduğu köye doğru ilerlemeye başlar. yukarda da bahsetmiştik iran'da kadınların solo olarak şarkı söylemeleri yasak. ve tabii ki yanlarında haremleri olmadan yolculuk yapmaları da yasak. bunu bilen oğulları mamo'yu o ruhani ses heşo'yu kafileye dahil etmekten vazgeçirmeye çalışırlar. fakat o olmadan eksiğiz diyen mamo ısrarlıdır. heşo son dördünü tamamlayacak olan ilk dördündür burada küçük bir parantez açarak iran sinemasının nasıl da zorluklar içerisinde bu harikülade eserleri ortaya çıkadığını söylemek istiyorum. çünkü yönetmen mamo'nun, heşo'yu aldığı sahnede ayinsel bir çekim yapar fakat kadın sesini tek olarak kullanamadığı için aynı anda birden çok kadın sesini birleştirerek bu sahneyi çekmek zorunda kalır. çünkü iran'daki yasaklara takılmak istememektedir. yine de film yasağa takılır o ayrı konu... heşo'yla birlikte kafilemiz yoluna devam eder. iran, azerbeycan ve türkiye sınırlarından geçerek irak'a ulaşmaya çalışırlar. her sınırda, her çizgide biraz daha eksilirler, biraz daha parçalanırlar... fakat mamo ne olursa olsun o sahneye çıkmak ister.

    filmin konusuna kısaca bu şekilde değindikten sonra sanırım bir kaç açılım yapmakta fayda vardır. filmde geçiş sahnelerinde ara ara ekranımıza yansıyan ve bana yaban çilekleri'ndeki kimi rüya sahnelerini anımsatan fakat rüyadan çok yakaza aleminde sahnelenen görüntüler yönetmenin deyişiyle mozart'ın bestelerindeki "ölüm teması"na işaret etmekte. sanırım kako karekteri mozart'ın çocuksu yanına tekabül ediyor. ve tüm bu sürrealist yaklaşımlardan dolayı seyircinin konuya ve güncelliğe ülfet etmesini önlemek amacıyla ara ara yüzümüzde bir tebessüm ve nasıl yani ifadeleri bırakan laptop, e-mail gibi teknolojik unsurlar kullanılmış. çünkü bu sahneler geldiğinde filmin o masalsı ortamından bir anda sıyrılıp günceli yakalayabiliyorsunuz. bu tabii ki tamamen kendi kanaatimdir. aynı zamanda bu unsurların kullanımının mizahi bir yaklaşımı olduğu da su götürmezdir tabii ki... yedi ve ondört rakamlarının sıkça kullanımı , yarım ay ve dolunay bu bağlamda da eksiklik ve kemale erişin sembolik ifadeleri olsa gerek.

    filhakika yönetmenin seyrettiğim iki filminden birincisi olan "yarım ay" bugünü ve geçmişi, çok güzel bir şekilde senaryosunda içselleştirmiş, harmanlamış tabir caizse hamuru çok güzel yoğrulmuş. oyuncüların üç tanesi hariç diğerlerinin amatör olması bir kaç aksayan sahne hariç filme ayrı bir gerçeklik katmış. doğunun mistik unsurları, bölgenin parçalanmışlığı ve sorunları ana temaya yerinde ve kıvamında oturtulmuş. mozart'a yerel bir bakış, hayatındaki iniş çıkışlar, bestelerindeki ölüm teması ve çocukça heyecan bence çok güzel bir şekilde ortaya çıkarılmış. ayrı bir tad ve lezzet oldu benim için.
    muhabbetle....

    ---spoiler---
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap