4 entry daha
  • ira irlanda mevzuu üzerinden önce teroriste sonra da insana odaklanan müthiş bir carol reed filmi. 3. adam falan hikaye kalır yanında. teroristin ne olduğu sorusunun cevabı, devletin ne olduğu sorusunun cevabıyla aynı zarfın içinde saklı, açıp okumak hiçbir devlet memuruna nasip olmadı. james mason'un canlandırdığı irlanda menşeili örgüt lideri, örgüt üyelerinden birinin ihtiyaçları doğrultusunda para bulmak için bir fabrika soymaya kalkışıyor, kısmen de başarılı oluyor lakin bi yaralanma mevzuu olayı alt üst ediyor. mason başkan ekiple dönemiyor, yolda kalıyor, sağda solda saklanarak hayatta kalmaya çalışıyor.

    bir miktar spoiler içerebilir, can yakmaz.

    ana hatları yukarıdaki gibi olan hikayede esas mevzu ise soygun sonrası yaşananlara örgüt üyeleri dahil karakterlerin verdiği tepkilerde saklıdır. her bir karakter, toplumsal konumu itibariyle terore, teroriste ve bireye bakış açısını bir şekilde yansıtır lakin ortak nokta tüm hareketlerinin bir şekilde kişisel çıkarlarına, olmadı egolarına hizmet etmesidir. örgüt üyelerinin kimisi kahramanlık, kimisi ün peşindedir, kız arkadaş aşkının kendi istediği şekilde ölmesi için çabalar. yerel halk oturmuş düzenin dağılmaması için bir şeyler yapar gözükür, derine inmez. ressam masonun yüzündeki ifadeyi çalmaya niyetlenir, rahip günah çıkartıp görevini yapma peşindedir. doktor masonu iyileştirip meslektaşlarını hava atma derdindedir. kafa avcısı cebini doldurmak ister. görünürde başkaları için acı çeken tek karakter ise mason'un canlandırdığı örgüt üyesidir, tüm çabası başkalarının hayatı içindir. evvet, doğru tahmin mason her zamankinden bir isa figürüne can verir bu şekilde. zaten iki sahnede de bu canlandırma ayyuka çıkar, ilki gizlice zina etmeye çalışan ikiliye, doğaüstü bir görsellikle, karanlıktan çıkar gibi gözükmesi ve çiftin nikahsız vuslata ermesini engellemesi. ikincisi ise müthiş resim - rüya sekansı. yüzündeki ifadeyi çizmeye çalışan ressamın elinde halisunasyonlar görürken birden ayağa kalkar ve incilden aşağıdaki alıntıyı okur kendisi:

    "insanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım kalmaz... bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam... ama sevgim olmasa, bir hiçim. varımı yoğumu sadaka olarak dağıtsam, bedenimi yakılmak üzere teslim etsem, ama sevgim olmasa, bunun bana hiçbir yararı olmaz."

    bu repliğin, peder efendinin suçluların da iyi insanlar olabileceğini polis şefine anlatmasına müteakip dile gelmesi ise, isalaştırma mevzuuna paralel olarak filmin bir diğer derdini de açık eder. kara film kuşağının en canlı noktası suçlulaları ya da geniş anlamda toplum tarafından suçlu kabul edilenleri anlamaya çalışmasıdır ya fritz başkan sağolsun, odd man out da bu yoldan böyle yandan yandan gider.

    gerek sonu, gerek aralara yerleştirilmiş müthiş sekansları ve topluma karşı bireyi öne çıkaran tutumuyla sinema tarihinin eşsiz filmlerinden biridir odd man out. garip adam. bak yaa isim de bile bi ayırma bi isalaştırma. töbe töbe.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap