6 entry daha
  • henri julien félix rousseau 1844-1910 yıllarında yaşamış ard-izlenimcilik yani post-empresyonist bir fransız ressamdır. lisede bazı derslerde başarısız olsa da müzik ve resim derslerinde ödüller almıştı. babasının ölümünden sonra, rousseau dul annesine bakmak için 1868 yılında paris'e taşınmış ve devlet memuru olmuştur. 1871 yılında, terfi alarak vergi tahsildarı olmuştur. bu yüzdendir ki kimi kesimlerce gümrük memuru olarakta bilinir. ciddi olarak resim yapmaya kırklı yaşlarının başında başlamış, 49 yaşında da işinden emekli olarak sanatına yoğunlaşmıştır.
    rousseau doğadan başka kimseden bir şey öğrenmediğini söylemiştir, ama sonraları iki okullu ressam olan félix auguste-clément ve jean-léon gérôme'dan "tavsiyeler" aldığını itiraf etmiştir. ancak kendi kendini eğitmiş, naif veya primitif bir ressam olarak kabul edilir. bu yüzden kendisi resim eğitimi almamasına rağmen geliştirdiği sanat anlayışı ile çevrelerinde bir dahi olarak kabul edilmiştir. resim hayatının başlangıcında izlenimciliği benimseyen rousseau, daha sonra sanatında üslup değiştirerek ard-izlenimci olmuştur.
    elbette ki ard-izlenimci olmak istediğinden resimlerini yapmamış, resimlerindeki tarz onu bu kategoriye sokmuştur. bu akımda; yapı, tasarım, simgesel anlam, erken modernlik, toplumsal bakış açısı gibi kavramlar ön plana çıkmıştır. bu akımın ressamları hedeflerini zamanla, burjuva zevk standartlarını bütünüyle reddetme noktasını götürmek istiyorlardı. bu yüzdendir ki ressamlar burjuva karşıtlıklarıyla tasarım ve yapı üzerine odaklanma ve doğayı taklit etme ya da ona değerler katmayı reddetmişlerdir. yani simgesel ve duygusal anlamı yakalamak uğruna düz renk alanları boyayarak, modelleme, uzamsal derinlik ve ışık etkilerine dayalı geleneksel ön kabulleri reddederek doğalcı tasarım üzerine odaklanmışlardır. bu akımın başlangıç ressamlarından olarak kabul edilen rousseau ise yaptığı uyuyan çingene, yılan oynatıcısı, rüya gibi eserleriyle de oldukça popüler olmuştur. (şahsım pierre-loti portresi ile bu ressamı tanımıştır)
    ölümünden bir yıl önce yaptığı ve kanımca en ilginç olan “des environs de paris” (the environs of paris) adlı yapıtı ise çok bilinmemesine rağmen, diğer yapıtlarından içerik ve biçim olarak çok da ayrı kalmamış, doğayı ve çevreyi değişik bir biçimde yorumladığını bir kez bizlere göstermiştir. boyutları 45*54 olan bu yağlı boya tablosu şuan “the detroit institute of arts”ta yer almaktadır.. hava koyudur, bulutlar gözümüze hoş gözükmez; sanki adeta insanın içini sıkar bu bulutlar, nehrin durgunluğu ve grisi bize fırtına öncesi sessizliği anımsatır, fabrika çalışır ve bulutları bir kez daha o gri renge boyar, binaların hemen hemen hepsi tek düzedir, öyle ki neredeyse cam sayıları bile aynıdır, çevredeki yeşillik ölü garip bir yeşilliktir, ruhumuzu hiç mi hiç açmaz. yani bu tablodaki her şey ressamın yarattığı ve bizim yorumladıklarımız yani izlemlediklerimizden ibarettir. ve bu yüzden resimde kendi içerisinde garip bir bütünlük oluşturmaktadır.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap