7 entry daha
  • amerika'da ekonomi ve siyaset okuyan bir öğrenci olarak 3. sınıfımın 2. döneminde "yahu fransa'nın harvard'ı burası, çok prestijli, çok güzel hocalar dersler" gazı üzerine gittim burada exchange yaptım. fransızcam iyi olduğu için ve okulumun da zorunluluğu olduğu için tüm derslerimi fransızca aldım, ama okulda ingilizce dersler de var. kendisinin iyi yanlarını ve kötü yanlarını şöyle numaralandırayım da, ilerde erasmus düşünenlere yardımcı olur. öncelikle kötü yanları - zira o kadar kolay ki bu okula kötü yan bulmak:

    1) dersler çok ağır ve iyi not almak çok zor. dersler çok ağırı türkiye standartlarına göre söylüyorum - zira amerikan üniversite sistemi devamlı ödeve projeye dayandığı için sciences po genel iş yükü açısından amerika'daki okulumun yarısı kadardı. ama buna rağmen not almak inanılmaz zordu; benim okulumda eğer adam gibi çalışırsan ve kapsamlı bir ödev yaparsan a- veya a alman imkansız değildir kesinlikle, ama sciences po'da ben (ve etrafımdaki tüm öğrenciler) iyi not almak konusunda çok zorlandık. fransızlarda genel olarak tıpkı türkiyedeki bir çok devlet üniversitesindeki gibi sıfırcı mentalite var; b verdim ya, geçtin ya, daha ne istiyorsun yaklaşımıyla yaklaşıyorlar. dolayısıyla buradaki dönem ortalamam amerikadakinin .2 altında oldu, onu da geçtim amerika'da bu kolaylık olsa ve aynı not standardı olsa ortalamam 4 olurdu adeta.

    2) okul siyaset alanı dışında pek çok yönlü bir eğitim sunmuyor. adından da anlaşılacağı üzere bu okulun temel amacı diplomat yetiştirmek. hal böyleyken, tek tük sosyoloji, ekonomi, tarih dersi dışında bir şey yok: fransız diplomatlarını pek çok yönlü insanlar olarak düşünemiyorum o yüzden artık maalesef ki. belki bu da gene ben amerika'daki çok yönlü liberal arts sistemine alışıp o sistemi takdir ettiğim içindir, dolayısıyla bir türk üniversitesinden gidip adapte olmak daha kolay olsa gerek. dersler de çok sıkıcı ve bana çok temel geldiler - üstünde pek tartışma da olmadığı için amerika'daki derslerime göre çok daha az entellektüel ve daha sığ geldiler bana.

    3) sözlü sunumlar her dersin en önemli parçası ve çok zorluyorlar. expose denen bu 10-15 dakkalık sunumlar bir konu üzerine research paper yazıp onu sunmaya benziyor. amerika'da bu paperları sırf yazıp bırakırken, burda sunma sırasındaki performansınızın da sunduğunuz şey kadar önemli olması tabii zor. onun da ötesinde fransızlar her türlü konuda organizasyona ve yapıya çok - hatta bazen içerikten de çok - önem veriyorlar. bu sorbonne'da da doğru biliyorum, ama planı adam gibi yapmazsanız yandınız. ona alışmak da zor gerçekten çünkü ne türkiye'de ne de amerika'da biz o kadar plana, yapıya bağlı kalarak eğitilmiyoruz.

    4) hocalar full time olmadıkları için ofisleri yok genelde, mail attığınızda da çok geç cevap alıyorsunuz. dersten sonra da aman bir iki şey sorayım demek imkansız nerdeyse. benim hocalarım da 1 tanesi dışında çok sıkıcılardı, bir de her ders arasız 2 saat olduğu için insan bir süre sonra çok sıkılıyor. hele hele fransızcayken. ama yer yer çok kaliteli hocalar da var aslında, bir arkadaşım eski fransız dışişleri bakanından ders aldı mesela.

    5) kampüs kavramı pek yok, ama paris'in en güzel yerlerinden birinde. okulun kantini dışında çok yakın civarda ucuz yemek yiyecek yer yok, zira bölgede sonia rykel olsun ralph lauren olsun çok sosyetik butikler var. 10-15 dk ötede quartier latin ve sorbonne olması hoş ama.

    6) kütüphane her ne kadar iyi bir koleksiyona sahip olsa da hiç çalışacak yeri yok ve takip sistemi çok güvenilir değil. arayıp da bulamadığım, sonradan kaybolduğu ortaya çıkmış çok dergi-kitap çıktı.

    iyi yanlarına gelince:

    1) adı var kardeşim. cv'de iyi durur, hele hele avrupayla ilgili bir şey yapılacaksa. bu kadar kötü bir akademik kaliteye nasıl adı var onu da bilemedim ya.

    2) tüm derslerimi fransızca aldığım için ve notlarım da sayılacağı için göt korkusuyla çalıştım, derslere gittim. böylece fransızcam fazlasıyla gelişmiş oldu, zira sorbonne'a gitmiş olsam birinden en sonda not bulup bir hafta çalışıp finale girip geçerdim, ama burda arada da tek tük ödevim olunca daha fazla çalışmış oldum.

    3) master programları hakkaten çok iyiymiş. burs imkanı da var tek tük, ironik olarak exchangeinden bu kadar nefret ettiğim okulun masterına başvuracağım birkaç ay içinde.

    4) fransızca ders kataloğu çok ilginç gelmemişti bana ama ingilizce olarak çok ilginç seçmeli dersler vardı. hem fransızca hem ingilizce ders olması da çok güzel bir şey - keşke bizde de üniversitelerde hem türkçe hem ingilizce ders olsa tek başına ingilizce eğitim yerine.

    sonuç olarak dendiği kadar prestijli olmayan bir okulmuş bu. amerika'ya kıyasla en azından. paris'te hayatımın en güzel 5 ayını geçirmiş olmama rağmen sciences po'da korkunç bir akademik deneyim yaşadım. paris'te erasmus yapmak isteyenlere yapın ama sorbonne'da yapın diyorum o yüzden - ama sorbonne da elbette ki sorunsuz değil, en azından daha az çalışıp daha özgür olursunuz. ne de olsa nihayetinde sciences po'da da bir bok öğrenmeyeceksiniz.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap