4 entry daha
  • bundan bi sene önce teve'de gerçekleşen tartışma programında osman can ve sabih kanadoğlu hararetli bi tartışma içindeydiler. konusunu ve -tam olarak- tarihi hatırlamıyorum. teve kanalı habertürk'tü sanırsam. sabih kanadoğlu almış eline sazı, "weimar şöyle süper, böyle demokratik" türküsünü çığırıyordu. osman can da durur mu? at sopayı weimar'a. ben bu iki kanaat teknisyeninin kör dövüşüne daha fazla dayanamadım. hemen kapattım. kapat gitsin. aynı günlerde sözlüğe geldim. ayağımın tozuyla akp ideolojisi başyapıtını da o zamanlar okumuştum sanırım. sonra iyice koptum ve "bu ülke" ile uyuşmazlığımı belgeledim.

    ne diyorum lan ben böyle? siz de uyarmıyorsunuz, yazıklar olsun hepinize. bi süre, weimar kafamı kurcaladı ama benim. neydi hakkaten weimar? bi saniye. şimdi bi sütlü kahve yapıp, öyle devam edeceğim.

    [tık tık tık, "naber gelmiyo musun eve", "iyi taam", şaangıır, "hay si...", froşşşşş, "lan gene taşırdık", vici vici vici]

    geldim. efenim, öncü rolünü sosyal demokratlar üstlenmesine rağmen, cumhuriyet rosa luxemburg ve karl liebknecht'in kanları üzerine kurulmuştur. evvela bunu belirtmek lazım. sosyal demokratların ise, devrimi bastırmadaki dayanağı freikorps olmuştu. cumhuriyet'in öz evlatlarıydı onlar. bolşevikler ve spartakistler arasında önemli derecede farklılıklar vardı; lakin kan damlamıştı işte.. sosyal demokratların "antifaşist" örgütü eiserne front ile posterler hazırlasın utanmadan -neye yarar? spartakistlerin mirasçısı komünistler ise, 1932'de naziler ile berliner verkehrsbetriebe grevi düzenlesin. akmayan kanlar bi süre donsun. bu mudur yani?

    aslında budur. 1929 bunalımının getirdiği derin çöküntü, zaten temelleri çürük cumhuriyeti üçüncü rayh'a götürmenin gerçek tarihselliği bu olmayabilir, gene de tarihin spotları kulağımızda çınlıyor. değerler erozyona uğramıştı ya da ortada aslında değerden bahsetmenin bi "değeri" de yoktu. ve şu söz çarpıyor: "hitler, almanya'nın kaderiydi, kaderden kaçamazsınız."

    peki tayyip, bizim weimar'ın kaderi miydi? ya da pkk? ya da dersim katliamı? ya da ülkücüler? ya da ergenekon? ya da hayata dönüş? ya da özal? ya da mdd? bunlar basit bi benzetme yoksam? bilemiyorum. mustafa bayram mısır, bi makalesinde meşruiyetten cumhuriyete kapitalizme prusya tipi geçiş yaşandığını belirtmişti. bi burjuva demokratik devrim yaşanmamıştı. ama ne kadar "ilerlemeci" değil mi?? gene de benzerlik mühim. cumhuriyet ideali için mustafa suphi ve 14 yoldaşının katledilmesi gerekiyordu. bu değerler erozyonunun başlıca olaylarından biri olarak hafızalara kazılması şart. 27 mayıs ile devam etti ve artık odağında akape olan süreç başlattı. metrekare başına en az 25 kanaat teknisyeni düşen bi ülkede bizim weimar'ın kaderi neydi sizce? ne olacak?
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap