8 entry daha
  • ursula kadının belki de hayalgücüne en az dokunabildiğiniz, salt fikir ve yorumlarına ulaşabildiğiniz kitabı. çeşitli zamanlarda, çeşitli sebebler için yazılmış makalelerinden oluşuyor. temelde bilimkurgunun ne kadar basit algınlandığınıp ve aslında ne kadar derin ve elzem olduğundan; kadın-yazar-anne olmanın ağırlığından bahsediyor. özellikle kadın yazar olmanın, woolf gibi "kendine ait bir odaya sahip olmak"la bitmeyeceğini savunan ursula k. le guin, bu kitapla kadınlara güç veriyor.

    sayfa 108:
    "birdenbire ani bir sarsıntı olur; kadın, misinanın parmaklarının arasından kaydığını hisseder.

    hayalgücü başını alıp gitmiş, tanrı bilir hangi derinliklere inmiştir -olağanüstü deneyiminin karanlık havuzunun dibindedir şimdi. akıl "dur!" diye bağırmalı, romancı misinaya asılıp hayalgücünü suyun üstüne çekmelidir. hayalgücü yukarı çıktığında hiddet içindedir.

    aman tanrım diye bağırır, sen kim oluyorsun da işime karışıyorsun, beni şu küçük zavallı misinayla yukarı çekmeye nasıl cürret edersin? o zaman ben, yani akıl, şu cevabı veririm, "sevgili dostum, çok uzağa gidiyordun. erkekler şoke olacaklardı." sakin ol, derim, kıyıda öfke ve hayalkırıklığı içinde nefes nefese otururken. elli yıl kadar beklememiz gerek yalnızca. elli yıl içinde bana getirmeye hazır olduğun bütün bu tuhaf bilgiyi kullanabilir hale geleceğim. ama şimdi olmaz. görüyorsunuz ki onu sakinleştirmeye çalışıyorum, bana söyleyeceklerini, örneğin kadınların bedenlerine dair, tutkularına dair söyleyeceklerini kullanamam, çünkü uzlaşımlar hala çok güçlü. uzlaşımları yeneceksem eğer, bir kahraman kadar güçlü olmalıyım, oysa bir kahraman değilim ben.

    yazarın kahraman olabileceğini sanmıyorum. kahramanın yazar olabileceğini de..

    ..pekala, der hayalgücü, yeniden jüponunu, eteğini giyerken, bekleriz biz de. bir elli yıl daha bekleriz. yazık."

    yazık.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap