2 entry daha
  • orkestral ortamdaki en saf, en beethoven, beethoven eseri olabilirdi, eğer finalinde ölüm gelmeseydi. tematik değil ama karakter olarak piyano için bestelediği apassionata'ya yaklaşıyor. melodiyi yerle bir edişi, müziği koca bir akış, bir duygu patlaması haline getirişi, mücadeleci asabiyeti, her şey sadece o'nun yapabileceği bir müziği ifade ediyor. ancak tüm külliyatını "hayatta kalma mücadelesi'nin dışa vurumu" olarak okuduğumuz insanın, ölüme yenik düşen bir eserine de bu tarz bir cümleyi kuramıyoruz işte. kader utansın..

    onun yerine, ölüm döşeğindeki beethoven'in son andaki mücadelesi ve kabullenişi olarak algılama eğilimindeyim. ama hayır. savaşmak ve huzurla kabullenmek arasındaki gidiş gelişler yerini giderek çoğalan sessizliğe bırakmaya başladığında, son tercihinin hiç de kabullenmek olmadığını farkediyoruz.

    bir başka tanım: koca kafalı üstad wilhelm furtwangler'in kendine sonraki hiçbir şefe yar etmeyecek şekilde kan revan içinde yorumladığı beethoven şaheseri. bu karanlık, sağanak yağışlı haziran günü için gelsin.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap