6 entry daha
  • çok hüzünlü, insanın içine kasvet üstüne kasvet dolduran bir film.
    "tevekkül" olabilirmiş ismi, türkiye'de çekilseymiş...

    --- spoiler ---
    esas adamımız hastalığını (aslında "el aura"yı) anlatırken; bu hastalıkla yanyana gölgesi gibi alışmış vaziyette nasıl yaşadığını, hastalığın tüm getirilerini nasıl kabullenmiş olduğunu görüyorsunuz. hatta güzelleştirmiş bile. kopmuş kolundan kalan boşluğa bakıp "hava ne güzel doldurdu o boşluğu" demek gibi bir şey. çok acayip.

    ve ben hayatımda bu kadar tevekkül ve korkuyu birarada görmedim. adamın en başta daha dietrich'i vurduğu andan başlayan o kadar sakin bir çaresizliği, suskun bir el ayağa dolanması var ki... o çaresizlikten kabulleniş, resmen ekranın içine girip adama sarılma isteği doğuruyor insanın içinde; "senin suçun yok, halledilir" filan diye patpat sırtına vurmak istiyorsunuz. o ne hüzündür...

    --- spoiler ---
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap