3 entry daha
  • yamulmuyorsam eğer, o esnada stardaki dizinin adı manueladır.

    manuela'nın oynadığı kesin ama kanal hakkında tereddütlerim var. çünkü tam 19:20'de* başlayan dizi için 19:23 civarında kanal değiştirmek için kalkıp televizyona uzandığım sırada deprem başlamıştır. sonra bir el beni geri çektiğinde*, televizyon pat diye yerime devrilmişti. uzun sürmesine rağmen, deprem bittiğinde ancak dış kapıdan çıkabiliyor durumdaydık. dışarıda diz boyu kar ve akşam ayazı, etraftan gelen bağırtılar, gürültüler. mart olmasına rağmen depremden sonra uzunca bir süre kar yağmadı, bütün karlar eridi. soğuk devam etmiş olsaydı kayıp daha çok olurdu diye düşünüyorum.*

    ilk gece biz çocuklar dışarıda ateş yakıp yorgan döşek -ne kadar olursa o kadar- keyif modundayken, çoğu yakın akraba bizim eve toplanmıştı. sebebi ise, civardaki evlere nazaran farklı bir yapıda inşa edilmiş olan evimizin nispeten daha güvenilir kabul edilmesiydi. yakınlarda çalışan tek telefon bizimkiydi nedense. alakasız yerlerden, ıspartadan, kastamonudan tanımadığımız insanlarla görüşmüşlüğümüz olmuştu telefonda.

    yakın etrafta yıkılan bina, can kaybı yoktu. depremin etkilerini ancak 3. gün çarşıyı dolaştığımda anlayabilmiştim. sürekli gittiğim bir saatçi vardı, tabelasında saat olanlardan. oradan geçtiğimde gördüğüm şey; ilk katı olmayan, 1. katı ilk kat yerine gelmiş ama tabela kaldırımın üstünde, neredeyse çizilmemiş ve saat tıkır tıkır çalışıyor.

    bir arkadaşım 3 gün selimoğlu işhanının yıkıntıları altında kalmıştı. ikiz kardeşi bu süre esnasında kardeşini ararken 90-100 cesedin kafasını kaldırıp baktığını "kardeşim değil" diyerek bıraktırdığını anlatıp dururdu.

    istanbulda kahvede depremi öğrenen amcam elindeki kağıtları cebine atıp ilk bulduğu arabayla gelmişti.

    gelen yardımlardan çok zengin olan da oldu, kuyumcuyu yağmalamaya çalışırken vurulan da, yardım için gelmiş bir kamyon çadırı çalıp refahiye yolunda yakalanan da.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap