3 entry daha
  • sanki seneca tanrıya dönüp "sür beni sarp kayalıklara" diyor ve bu eserini kaleme alıyor. sonra bir kız çocuğu çıkıp "yanmalısın, sönmelisin, ruhları incitmeli... inanırken yalanlara delirmiş olmalısın!" diyecektir; seneca bunu bilmiyor tabi, o kadar büyük filozof olmasa gerek!

    seneca "yokum" demiyor. aksine her filozofun ideali vardır; idealler filozofları yaratır. "magnum exemplum nisi mala fortuna non invenit" (de providentia 3.4) diyor filozof; temelde tanrı varsa niye bu kadar acı var söylemi kilidinin anahtarı bu. "magnum exemplum" yani "büyük örnek", "mala fortuna" yani "kötü kader" olmadan keşfedilemez. geçmiş büyük zihinlerin ödül ve cezayı nihai varışlar olarak gördüğü bir zeminde, büyük ödül için büyük bir acı çekmeniz gerekiyor. oysa bu ne kadar belirginse, tam tersi yani büyük kolaylıklar içinde yaşayıp büyük cezalar çekme korkusu o kadar karanlıktadır. secundum matthaeum 19.21'de isa'nın eksiksiz yoldaş için belirlediği kriter açıktır: "eksiksiz olmak istiyorsan; git, neyin varsa sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. sonra gel, beni izle..." yerdekinden vazgeçip göktekine kucak açmak, ödül mekanizmasının merkezini oluşturur. seneca şöyle diyor "miraris tu, si deus ille bonorum amantissimus, qui illos quam optimos esse atque excellentissimos vult, fortunam illis cum qua exerceantur adsignat?" (de providentia 2.7) tanrının temelde insanlara karşı sevgi dolu olduğu ve onların en mükemmel (excellentissimi homines) ve en iyi (optimi homines) olmalarını istediği düşünülmüştür burada. o halde insanların mücadele edip rüştlerini ispatlayabilecekleri bir kötü kaderleri olmalıdır. tanrısal öngörü de budur, yani providentia. insan görüsünün bunda yetkin olabilmesi her daim mümkün değildir.

    stoa bilgesi bununla yaşamak durumundadır. filozof başka bir yerde şöyle diyor: " timoris tormentum memoria reducit, providentia anticipat" (epistulae 5.9) türkçesi "bellek, korkunun eziyetini ortaya çıkarır; (tanrısal) öngörü ise yok eder." burada görülen şudur: reducere (belli etmek, ortaya çıkarmak) ve anticipare (ortadan kaldırmak) fiilleriyle gösterilen şudur: bu eziyet zaten var! eziyet sen düşünmesen de var; ama providentia varsa eziyete eziyet demezsin; çünkü o en büyük görüsüyle eziyeti ortadan kaldırır. sen eziyete eziyet gözüyle bakmazsın; bunun farkına vardığın andan itibaren eziyet eziyetliğini yitirir. kelimenin yapısını iyi irdeleyin: pro + video = ön + görmek; yani providentia için ing. fore-knowledge, türkçede ön-görü. bu ön-görüyü sezebilmek için iyi insanın tabir edilişine bakmak gerek; filozof "potest enim miser dici, non potest esse" (de providentia 3.1) diyor yani iyi insana "zavallı" (miser) diyebilirsin, ama o (bunu dedin diye) "zavallı olamaz". zaten bu bakış açısına sahip olabilmek en büyük tanrılık göstergesi. cicero "deorum providentia mundum administrari" (divinatio 1.51) diyor yani "evreni yöneten tanrıların öngörüsü". burada takdir hakkından ziyade, görü hakkı vardır. tanrılar önceden (pro) görebildiğinden (videntia) onlardaki hak halini almıştır. providentia tanrılar nezdinde sonuç değil başlangıçtır.

    "permisi vobis metuenda contemnere, cupiditates fastidire..." (de providentia 6.5) bir tanrı sözü olarak düşüyor filozofun kalemine. "size, sizi dehşete düşüren şeyleri küçümsemenizi, ihtiraslarınızı aşağılamanızı aşıladım..." buradaki hak sonda değil başta bir bilinç halini almıştır; boethius'un, hıristiyan kimliğiyle kaderin değerlendirişinde de benzer bir bakış açısı var. aynı konuyu boethius meselesinde de tartışmıştık: aeternitas/@jimi the kewl. gördüğün noktadan itibaren yani farkına vardığın andan itibaren kaderi anlarsın, başlangıçta "kaderim neyse o" demezsin. onu diyebilmek için videntia'nın haliyle pro olması gerekiyor, tıpkı tanrı'da olduğu gibi.

    "si pugnare non vultis, licet fugere" (de providentia 6.7) bütün bu olup bitenle yüzleşip - dövüşemeyecekseniz, kaçıp gidebilirsiniz.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap