2 entry daha
  • ------ henüz okumayanlar için bir tavsiye -----
    bu kitabı; can yayınlarından, yüksek dozda aforizma ve gözlem bombardımanı ihtiva ettiğinden kelli bir wilde öyküsü okuyormuş ciddiyetinde, her bir paragraftan sonra yazılanları özümsemek için aralar vererek , bir buçuk defa (bir defa baştan sona, bir defa da hızlıca göz gezdirerek) ve yavaşça okuyunuz.
    -----------

    sözlükte en güzel hatunları entel adamlar kaldırıyormuş diye aldığım essahlı bir duyum üzerine kitapçılara geziler düzenledim. gözlemlerim neticesinde en ince ve en ucuz kitabın bu olduğuna kani oldum. okudum, entrymi yazıyorum. vay be, bu çocuk yemiyor içmiyor, kitap okuyor, böyle de büyük adam, diyesiniz diye. yoksa balzac'ı çok sevdiğimden (ki günahım kadar sevmem) ya da onu büyük bir edebiyat sanatçısı (değil amına koyayım) olarak gördüğümden filan değil.

    bu kitap sadece resim sanatının derinliklerini sunmuyor. böyle olsa resimden zerre anlamayan beni boş bakışlarla saatlerdir etrafta anlamsızca dolaştırmazdı (kitaba vuruldum yahu). görsel sanatların hepsini anlatıyor bu 25 sayfalık şaheser öykü, bazen yüzeyselce bakıldığında görülen bazen de sadece işin erbabı olabilenleri göreceği derinlikte bir hayat betimlemesi yapıyor.

    --- spoiler ---
    "bir evden çok bir kadına benzeyen bir şey yaptı diye" kendini ressam addeden porbus, daha henüz yolun başında olan yetenekli poussin ve "zengin doğma bahtsızlığına uğramanın kendisine her türlü saçmalama hakkını verdiği"nden mütevellit bahtsız ve yüce ressam lescault'un, muhteşem bir beyin fırtınasını okuyoruz girişte.
    lescault'un takındığı didaktik retorik, ölçüsüz kibrinden dolayı biraz rahatsız etmiyor değil. fakat doyurucu bir "görsel sanat" diskuru dinlediğimizden bunu göz ardı ediyoruz (filan, bunları geçiyorum.)

    benim değinmek istediğim nokta, ressamların (picasso filan) bu kitabı çok sevmesinin nedeni.
    delilik ile dahilik arasında gittikleri, toplumun ahlaki normlarının çok çok dışında olduklarından, özellikle gelecekte 'isim yapmak' ve 'alkış almak' için aşkından vazgeçebilecek adamlar filan, holivud romantik komedilerine alışkın biz sıradan insanların hiç onaylamayacağı bir gerçek. bence bu büyük ressamlar/sanatçılar, sıradan insana yabancı şeylerin tarafsız ve muhteşemce anlatıldığı için bu kadar sevdiler bu öyküyü.
    o kısacık bölümlerdeki muhteşem aşk betimlemeleri ise yazarın büyük dehasının göstergesi.

    kitabın sonundaki o 'çarpıcı' sürprizi ise aslında pek sürpriz filan değil, şöyle bir şey: 'gerçek sanat, yaşamın ta kendisidir'. bu cümleyi milyon defa duymuştum, dedim ben. zaten kitabın sonundaki değil de can yayınlarının pazarlama sürprizi olmuş bu cümle biraz biraz.
    --- spoiler ---

    son olarak sezar'ın hakkı havada kalmasın diyelim. semih rifat'ın muhteşem çevirisini* -önsöz anormal uzun tutulmuş olsa da- anıp yazımızı bitirelim. bu kitap, hakikaten bir başyapıt.
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap