97 entry daha
  • geçen havalimanında mecburen yiyecek bir şeyler almak zorunda kaldım ve bir böreğe 240 lira verdim. sabah 5'te uyanmıştım ve saat 14 idi ve bütün sabah fiziksel iş yapmıştım ve ağzıma o gün giren besin değeri barındıran tek şey kahveye koyduğum 50 ml filan süttü.

    neyse içimden ağlaya ağlaya bi börek aldım. kapıma gittim, sırtımda 3 günlük eşyalarımı tepiştirdiğim bir sırt çantası, ayrıca bilgisayar çantası, ayrıca kol çantam derken sırtım kopmuş bunları taşımaktan. telefonlarımı şarja taktım, böreğimden bir ısırık aldım.

    ben böreği ağzımdan uzaklaştırdıkça böreğin içinden bir şeyler uzadıııııı uzadı. bir baktım ki benim işaret parmağımın yaklaşık 1,5 katı boyutunda, kopmayacak kadar sağlam, diş ipine benzer bir kalınlıkta (yassı ve ince) bir cisim. ağzıma aldığım lokmayı tükürdüm, inanamadım 'bu ne lan' diye inceliyorum, koparmaya çalışıyorum hani organik bir madde mi gerçekten ip mi filan, asla organik bir şey değil.

    neyse mutsuz ve yorgun bir şekilde bütün eşyalarımı topluyor ve böreği aldığım yere geri gidiyorum. böreği ve cismi kendilerine gösteriyor ve ücret iadesi talep ediyorum.

    bu noktada hikayede 3 kahramanımız var. 1) bana börek satışını yapan kadın. 2) diğer kasada duran kadın. 3)vardiya şefi kadın.

    biz 1. kadınla konuşurken 2. kadın kulak misafiri olup yanımıza geldi ve bana 'fişiniz nerde?' diye sordu. dedim ki 'vermediniz'. hemen dedi ki 'biz vermemişiz değildir de size sormuşuzdur, siz de almak istememişsinizdir' dedi. dedim ki 'hayır sormadınız, ben size hayır şeklinde bir yanıt vermedim.' kadın dedi ki 'herkese soruyoruz ama'. ben de 'bakın şurada kameralar var, dilerseniz kamera kayıtlarını inceleyelim' dedim. çok şaşırdı, böyle bir yanıt almayı beklemiyordu, sustu. bu arada bana satışı yapan kişi 1. kadın olduğu için zaten neyine güvenerek bu kadar emin konuştu anlamadım, 1. kadın da bu 2. kadına 'tamam tamam' filan deyip susturmaya çalışıyor çünkü bana fişi sormayı unuttu ve bu benim için bir sorun değil. insanlık halidir, unutmuştur, sorsa da almazdım zaten, gereksiz gerginliği çıkaran 2. kadından o an besbelli ikimiz de rahatsızız.

    neyse benim iş çözme odaklı, sakin ve kibar 1. kadın kişisi vardiya şefine telefon etti (3. kadın). o gelene kadar da kasaların yanındaki fiş çöplerinden benim fişi aradılar. fiş 1. kadının kasasından çıktı, bunu gören 2. kadın da bana ve 1. kadına 'fiş senin kasandan çıkmış benim kasamdan çıksaydı ben sorardım fiş ister misiniz diye' minvalinde bir cümle kurdu. aklınca aynı anda hem bana kendini aklıyor hem de iş arkadaşına laf sokuyor. yahu müşterinin gözü önünde çalışma arkadaşına laf sokman sence seni daha iyi gösteriyor olabilir mi sen buna inanıyor musun gerçekten? olaya dahil olduğun andan itibaren yaptığın tek şey ortamı kızıştırmak, sen dahil olmasan biz 1. kadınla zaten süreci çözüyoruz, sürece dair tek bir katkın yok boş boş konuşuyorsun herkesi geriyosun salak salak.

    neyse 3. kadın geldi. direkt bana geldi, 'iade talebiniz olmuş' dedi. 'evet' dedim. 'yalnız o ip değil soğan' dedi. 'soğan değil hanımefendi o' dedim. 'soğan o, o böreklerden biz de yiyoruz bazen iyi doğranmamış soğanlar uzun duruyor bildiğim için söylüyorum' dedi.

    dedim ki 'böreğe baktınız mı siz?'. 'hayır ama ben sizi anladım soğan o' dedi. bu sırada ben içimden sinirimi zor bastırıyorum. bu diyalogu duyan 1. kadın gelip 3. kadına böreğin içinden çıkan şeyin fotoğrafını gösterdi, 3. kadın şok. hmmm filan diyo.

    artık dayanamadım. 'soğan mıymış?' dedim. adfadf ya ama yani soğan mıymış harbiden mk 3 kez soğan olduğunu iddia ettin daha böreği görmeden, zahmet edip gidip bakmadan 3 kez benimle inatlaşıp 'yoo soğan o' dedin. soğan mıymış hadi bakalım soğan mıymış cevap ver?

    neyse ben 'soğan mıymış?' deyince bu kadının bir anda suratı düştü, 'ben sizinle düzgün bir şekilde konuşmaya çalışıyorum şimdi neden terslediniz ki?' dedi.

    bebeğim birincisi terslemedim. insan gibi bir soru sordum.
    ikincisi sen benimle düzgün bir şekilde konuşmaya çalışmıyorsun. sen, ne olduğunu bilmediğin bir şeyin soğan olduğunu iddia ediyorsun, ben de sana soğan mıymış diye soruyorum. bunu kendisine söyledim.

    arkasını döndü içeri gitti böreğe baktı, kasadan 240 tl'mi aldı bana getirdi buyrun iadeniz, kusura bakmayın tekrar dedi. estağfurullah dedim siktir olup gittim ortamdan.

    ve sonra insanların nasıl bu kadar kendilerinden emin olabildiklerini, nasıl oluyor da kendilerine yarım miligram hata payı bırakmadan bu kadar 'yooo ben haklıyım, yoo sen yanlışsın' gibi ispatlanabilirliği bu kadar kolay olan şeylerde dahi kesin cümleler kurabiliyorlar; bunu düşündüm. herkesin kesin yargıları, herkesin zekası, herkesin hayattaki duruşu kendine. fakat senin yargıların, senin zekan, senin duruşun eğer beni etkiliyorsa; sabrım tükendi benim. kimse kusura bakmasın. 31 senedir sizin deli ülkenizde artık delirdim, alttan filan alıp kimseye cicilik yapacak halim kalmadı. 'soğan mıymış' mk, cevap ver soğan mıymış ya? düşündükçe sinirleniyorum. sinirimi entryimdeki cinsiyetçi küfür miktarından anlayabilirsiniz.

    neyse uçağa bindim hala aklımda bu olay. bi de şef olan kadının 'ben sizinle düzgün konuşmaya çalışıyorum' filan demesi geldi aklıma, daha da sinirlendim. onun gözünde ben 'sorunlu müşteri'yim çünkü, kendisinin asla bi suçu yok. keza 2. kadın da öyle.

    sonra ne geldi aklıma biliyor musunuz?

    bu hikayede çözüm odaklı olmayan, ortamı kızıştıran ve tek görevi laf sokmak olan 2. kadın ve adı kadar emin bir şekilde ipin soğan olduğunu iddia eden 3. kadın; her ikisi de kapalıydı. 1. kadının ise başı açıktı. sizce bu kapalı arkadaşlar, kendilerine kapalı oldukları için kötü muamele gösterdiğimi ve ayrımcılık yaptığımı düşünmüş olabilirler mi?

    bence çok yüksek bir ihtimal.

    oysa ki gerizekalılıkları yüzünden 'sert' konuştum ben altı üstü. ama onlara sorsan muhtemelen ayrımcılık yaptığımı söyleyecekler. bunu da nasıl düşündüm bilmiyorum, bu kadar bariz hatalı oldukları bir olayı kendi delüzyonlarında nasıl algılıyorlar acaba diye düşünürken birden aklıma geldi.

    ve ben 2024 yılında nihayet insanların nasıl kendi dünyalarında nasıl hep mağdur, hep haklı, hep mükemmel olduğunu bu örnekle çok daha iyi kavramış oldum.

    doğum günümde bana hediye almak isteyen bi badim olursa 'soğan mıymış?' yazılı bir tshirt hediye edebilirler just sayin'. allah kahretmesin ya soğanını da, istanbul havalimanını da, bi böreğin 240 lira oluşunu daaa...
hesabın var mı? giriş yap