9 entry daha
  • once kisa bir tanim: amerika ile turkiye arasindaki munasebetin baslama noktasi (kasim 1941) ve turkiye'nin soguk savas doneminde abd ile hizalanmasinin yolunu acan roosevelt kanunu'dur.

    turk siyasi tarih okumasinda genellikle ideolojik veya politik nedenlerle carpik tarih anlatilari kuruluyor. bunlardan belki de en kolay isaret edilebilecek olani saracoglu ve peker hukumetleri donemindeki artan otoriterlesmenin nazizm ile bagdaslastirilmasi ve 40'lar turkiye'sinin fasizan bir yonetime sahipmis gibi yorumlanmasi oluyor.

    halbuki buyuk buhran donemi sonrasinda, ve ozellikle ikinci dunya savasi sirasinda ekonomik olarak zayiflayan turkiye, etrafindaki ates cemberinin kendi topraklarina sicrama ihtimaline karsi nufusunu askere almis, sikiyonetim ilan etmis ve butcesini savunma giderlerine harcamaya baslamistir. haliyle savas sartlarindaki turkiye otoriterlesmis, ancak hicbir zaman nazizm veya fasizm seviyesinde bir organizasyona ulasamamistir, zira turkiye'nin o donemde daha buyuk kaygilari vardir.

    o donem meclis tutanaklarini okursaniz meclisin her gun ekonomik problemlerle bogustugunu ve ana gundemin savasin disinda kalmak kaygisiyla beraber halkin nasil beslenecegi problemi oldugunu rahatlikla gorursunuz. bu fukaraligin arasinda varlik vergisi gibi tartismali cozumler uretilse de, turkiye dis yardimlara da kucak acmistir.

    yine chp'nin almanya'ya yakin oldugu iddialarinin aksine 1939 yilinda savasin hemen evvelinde ingiltere ve fransa ile antlasmalar yapilmis ve turkiye tarafsizlik vurgusunu guclu bir sekilde yapmakla birlikte kendini hafif sekilde muttefik devletlerin yanina konumlandirmistir.

    amerika birlesik devletleri de roosevelt liderliginde savasa fiilen girmese de iktisadi olarak muttefik devletlerini yogun sekilde desteklemistir. oyle ki butun savas boyunca ingiltere'ye 31, sovyet rusya'ya ise 11 milyar dolar gibi ciddi yardimlarda bulunmustur. turkiye'de ingiltere ile imzaladigi 1939 mutabakati sayesinde bu yardimlardan kimi kaynaklara 40-90 milyon dolar degerinde bir yardim almistir. bu yardim lend-lease kapsaminda yapilan diger yardimlarin arasinda cok kucuk bir oran tutmaktadir ve tamamen ingilizler uzerinden ve ingilizler'in onayiyla gonderilmistir.

    amerika, ikinci dunya savasindan o kadar guclu cikmistir ki, bu toplamda 50 milyar dolara yaklasan yardimlari geri toplamaya tenezzul bile etmemistir. turkiye'den de savas sonrasi 1946'da 4.5 milyon dolar geri odeme talep edilmis (en iyi ihtimalle yardimin %10'u) ve bu meblag tbmm tarafindan gayet makul bulunarak 7 mayis 1946 anlasmasi hukumleri uyarinca geri odenmistir.

    turkiye ile abd arasinda baslayan bu yakinlik stalin denyosunun zafer sarhosluguyla bogazlarin kontrolunde hak iddia etmesiyle artarak devam etmis ve truman doktrini kapsamindaki marshall yardimlariyla ulke abd merkezli dunya blogunun bir uydusu haline gelmistir. yine ideolojik bir kemalist anlatinin iddia ettigi gibi bu yakinlasma demokrat parti yonetiminde degil bizzat savas sonrasi chp yonetiminde baslamistir.

    cok kabaca ifade etmek gerekirse, bu boyunduruk 1961 darbesiyle kirilacak ve 1980 darbesine kadar turkiye marxist goruslerin de mecliste temsil edilebildigi bir cok seslilikle 68 kusagi ozgurlugunu kucaklayacaktir. oyle ki bu donemdeki liderler dahi ecevit ve demirel gibi merkez siyasete daha yakin ve kucaklayici olacaklardir - 12 mart muhtirasi ile girilen kisa sureli sertlesmenin disinda bu ozgurluk ortami turkiye'de gorece cok sesli ve kaotik bir iklim yaratmistir. ancak 80 darbesi ile turkiye tekrar abd golgesine alinmistir.
hesabın var mı? giriş yap