hamed nikpay

• bu adamın `atasheh daroon / the fire within / içimdeki ateş` isimli bir şarkısı var. çevirisi yok. tek kelime anlamadan dinledim dün ve şimdi nasıl etkilendiğimi anlatacağım.
  
  iyi müzik, bir duyguyu tam olarak dinleyicisine aktarabilmeli. çok iyi müzikse dinleyicisini zıtlıklar âleminde bir o duvara bir bu duvara çarpmalı. şarkıcının yaşadığı savaşı ve barışı, oluş ve ölüşü, aşk uğrunda dökülen göz yaşını ve hüzün dolu gülümsemeyi aktarabilmeli. tüm bunları yaparken de zamanı durdurabilecek kudrette olmalı. vücudunuzdaki her bir hücre başkaldırmalı, varlığına isyan etmeli. bu isyan öyle bir noktaya varmalı ki sonunda kendiyle ve bütün dünyayla barışı doya doya yaşamalı.
  
  etkili bir müzik geçmişi olanlar iyi müzik peşinde koşar. iyi müzik nadirdir. çok iyi müzikse ender görülür. bulduğunuz yerde de üstünüze başınıza bakmadan, sözlerini anlayıp anlamayı umursamadan, olduğunuz yere bağdaş kurup kendinizdekilerden uzaklaşırsınız.
  
  ...ve bugün sözlerine baktım. şarkının ismi "içimdeki ateş"miş. benim de içimi yaktı.
  
  iki albümüne erişebildim: (2008) asoudeh ve (2010) divanehtar. sonrasında yine bir şeyler yapmış; ama...
  
  belli ki bu iki albümü zamansızlığın ortasında bir müddet tavaf edeceğim.
  
  şu dünyada yaşamayı kolaylaştıran deliler iyi ki var.