13 entry daha
  • 17 aralık 1967 tarihli dünya gazetesinde yayımlanan yazısından, “1915 olayları”nı bir jenosit olarak algıladığını anlıyoruz:

    http://img340.imageshack.us/…/6299/17aralik1967.jpg

    " halide edib’i beyrut’ta mektep müdürlüğü etmek üzere istanbul’dan suriye’ye götürüyordum. bir istasyonda doğu taraflarından gelen bahaddin şakir’e rastladık. halide hanıma tanıttım. ... tren kalkıp ben konpartımana girince halide hanım:
    - bana bir katilin elini sıktırdığınız için size teessüf ederim, dedi.

    rus orduları doğu illerine yürürken ermeni komitecileri yer yer ayaklanmalar tertiplemişlerdi. orduyu arkasından vuracaklar ... büyük ermenistan’ı kuracaklardı ... bu fırsatla ermeniliği yokederek gelecekte bir ermenistan tehlikesinden kurtulmak bahaddin şakir’in hatırına gelmiştir. mesela dördüncü ordu bu fikirde değildi. ordunun tedbir diye düşündüğünü kurmay başkanı ali fuad (erdem) şu osmanlıca cümle ile formülleştirmiştir: “ermeni külliyetlerini ermeni cüziyetleri haline getirmek!” yani türk köyleri içine dağıtmak! toplu bir yığın olmaktan çıkarmak! amerika ise bütün sürülenleri gemilerle alıp götürmek istemiştir. belki en doğrusu da bu idi. yahut ikisini birlikte yapmaktı. sürülenler yolda yok olup gitmişlerdi ...

    eğer doğuda ermeniler yığın olarak kalsaydı 1918 mütarekesinden sonra hemen bir ermenistan kurulacağına şüphe yoktu. ama bu yığın taraf taraf dağıtılmış, birçokları da ülkeden çıkarılmış olaydı bu tehlike kalır mı idi? olaylar kalmayacağını gösterir. genocide en ağır insanlık suçlar arasındadır. bir ırk, bir din veya milliyet grubunu ortadan kaldırmak! bu suç endülüs müslümanlarına karşı, balkan devletlerince türklüğe karşı durmadan işlenmiştir. hitler yahudiliğe karşı, stalin kırım türklüğüne karşı bu suçu işlemiştir. ama bir başka çare varken niçin lekelenmek? mustafa kemal de katliam aleyhinde idi. bir gün halep’te ... hasan amca’yı görür ... cemal paşa ermeni yetimleri işine bakmak görevini ona vermişti. ... mustafa kemal:
    - siz burada ne yaparsınız? diye sorup ta, hasan amca daha:
    - efendim ermeni...
    diye başlayınca arkasını dinlemeden:
    - ateş hatlarında hiç birinizi görmem. ama cephe gerisinde adam öldürmeye gelince hepiniz kahraman kesilirsiniz, diye haykırmıştı. ...

    bir gün halep’te dolaşırken dikenli tellerle çevrili ermeni kampının yakınından geçiyordum. sürülecekler başka illerden halep’e gelip bu dikenli teller arkasına toplandıktan sonra bağdat çöllerine doğru yola çıkarlardı. üniformalı idim. birden bir genç tel örgüye doğru koştu:
    - beni kurtarın! dedi.
    kim olduğunu sordum:
    - resim yapardım, cevabını verdi ...
    halep valisine bir tezkere yazdım ... bir polisle delikanlıyı götürdük ...
    ömrümün en güzel hatırası bu can kurtarmadır ... "

    olayları ister "soykırım" olarak tanımlayın, ister tanımlamayın (ben de tanımlamayanlardanım), bilin ki olaylara tanık olan vicdanlı insanların üslubu falih rifki atay'ınki gibiydi. "onlar bizi öldürdü, biz de onları öldürdük, devlet meşru müdafaa hakkını kullandı, savaş sırasında olur böyle şeyler" lafları, 1970'li yıllarda asala cinayetleri sonrası oluşmuş laflardır.
115 entry daha
hesabın var mı? giriş yap