27 entry daha
  • "ey dostlar, zillet ile yaşanarak bu hayatın tadı olmaz
    can verip kâm almak gerek dünyadan."

    https://www.youtube.com/watch?v=aj5_iduuhwe

    imam hüseyin yolculuğa çıkarken 'bela' diyarına gittiğini ve akıbetinin ne olacağını çok iyi bilmektedir. ama tecelli böyledir. tanrı katında yazılanlar olacaktır, nasıl ki olanlar aynı katta yazılı ise. tüm ailesini yanına alır. üç yaşındaki torunları dahi vardır. binlerce kişi yola çıkar. ilk durağı sa'lebbiye konağıdır. orada bir nutuk irad eder. hüseyin'in çok iyi bir şair ve hatip olduğunu, olayı bugüne taşıyanın tavrının yanı sıra, onu anlamlandıran konuşmaları olduğu da unutulmamalıdır. konuşmasında şöyle der:

    ben batıp yok olmak üzere, belâ diyarına girdim
    canını seven kişi, girdaba benzeyen çevremde dolaşmasın
    sonsuzluk alemini yurt edindim ben,
    mülkünü, köşkünü, eyvanını seven yanımda durmasın

    ayrışma olur ve büyük çoğunluk onu terk eder.

    karşı taraf, hareket haber alınmıştır. yezid'in casusları olayları izler. şam monarşisi titrer. olay çok ciddidir. karar verilir. ya hüseyin'den biat alınacak ya da öldürülecektir. sözü bile ürkütür ölümün. kim cesaret edebilir zaman peygamberi resulullah'ın göğsünde büyüttüğü hüseyin'i öldürmeye. üstelik hadisler vardır: 'ona dokunan cehennem azabında ebediyen yanacaktır.'

    neyse, sonuçta imam ali'nin iyi adamlarından olan ubeydillah bin zinyad, küfe valiliği karşılığında sefer razı olur.

    ömer bin sa'd komutasında bir ordu toplanır. ömer'e bu sefer karşılığında rey şehri valiliği verilir. hür bin yezid isimli, aslında ehl-i beyt'i seven biri ve şimr bin zilcevsen isimli komutanlar da operasyonda yer alır. toplanan ordu 16000 kişiliktir.

    hüseyin önce hür'ün öncü kuvvetince karşılanır. hür ona geri dönmesini, aksi takdirde öldürülmesinin mutlak, kendisine yöneltilen gücün çok fazla olduğunu söyler.
    hüseyin'in cevabı yine açıktır.

    ilahi yardım kılıcı ile, dünyayla olan her türlü ilişkimi kestim ben,
    tahta, taca ilgi duyup da kimseye boyun eğip yalvarmam
    dileğim manevi âlemi fethetmektir,

    (düşmanın gücüne gelince)

    yeryüzünü ele geçirirken, güneş güce ihtiyaç duyar mı hiç.

    (ölüm kaçınılmazdır ama;)

    mihnet ile ele geçirilip, zillet ile bırakılan
    bu geçici âlemin saltanatı için uğraşmaya
    didinmeye değmez.

    aşura günü: zilliyet ile haysiyet arasında tercih anı.

    iki ordu karşılaşır. ordu dediysek hüseyin'in yanında toplam 72 kişi vardır. birer birer kıyama kalkışırlar. hepsi ölür. on iki gün sürer çatışma. su verilmez onlara. hüseyin'in oğlu zeyn el abidin ağır hastadır. torunları su içerken kulaklarından oklanır, zarları delinir. bedenleri ok dolu olarak ehl-i beyt çadırına alınırlar. yaralılar, ölüler, ölümü bekleyenler aynı çadırda eğleşir. islam tarihçilerine göre, bu anın hesabı verilmedikçe 'islam toplumunun yüzü yerden kaldırılmayacaktır.' auschwitzh'i gören adorno'ya 'artık şiir yazılamaz' dedirten sahneden daha dramatiktir olay. evet söz ve yazı bitti; şiir de haysiyeti kurtaramaz.

    birine biat etmek; aşağılanmak, horlanmak, zillet içinde yaşamaya razı olmak demektir. başkasının iyaneti ile yaşanmaz. bir defa boyun eğmek demek, artık hep zalimlerin ağa olmaya mutad ağızlarının kabaran iştahını tatmin ettiğiniz sürece ve kadar yaşamanız demektir. bu ise insanlık haysiyet ve onurunun ayaklar altına alınması ile eşanlamlı değil midir?

    onun esas çağrısı ise ehl-i beyt'edir.

    ey dostlar, zillet ile yaşanarak bu hayatın tadı olmaz.
    can verip kâm almak gerek bu dünyadan

    nasıl olsa değil mi ki,

    ölüm; devesini birisinin kapısından kaldırdığında
    mutlaka başka birinin kapısına yatıracaktır.

    son dizeler büyük sahabe şair mesik-ü muradi'den alınmadır.

    sonunda olanlar olur, tanrılar beklenmeyene yol verir. hüseyin öldürülür. başı kesilip şam'a gönderilir. ehl-i beyt ölüleri çölde çürümeye terk edilir. kadınlar başları açık, ayakları çıplak, aç susuz küfe'ye gönderilir. hüseyin'in kesik başı dah şam kliğini böler. yezid hüseyin'in dudağına bir çubuk ile dokunur. maiyeti karşı çıkar. çünkü hz. muhammed o dudağı defalarca öpmüştür.

    imam hüseyin'in kardeşi zeynep, kendilerine verdikleri sözden mal ve mülk vaadiyle dönen küfe halkını haysiyetsizlik ile itham eden uzun bir konuşma yapar. konuşma çok acıklı ve tarihi olduğundan aşağıda verilmiştir:

    ey küfe halkı! ey hilecei ve hiyanetkâr halk! sizi gidi günahkârlar... şimdi ağlıyorsunuz ha? allah gözyaşlarınızı asla dindirmesin! gözlerinizden yaş hiç eksik olmasın! hiçbir zaman sinelerinizin feryatları dinmesin! kalpleriniz acı ve keder içinde yansın.
    ne sizin anlaşmanıza bir değer verilir ve ne de sözünüze itibar edilir. laftan, öğünmekten, gösterişten, cariyeler gibi dalkavukluk yapmaktan ve düşmanla gizli işbirliği yapmaktan başka neyiniz var sizin. bilin ki siz şirretsiniz... karaktersiz ve alçaksınız.
    şimdi kardeşlerim ve bizler için mi ağlıyorsunuz? onun için mi hazin ve acıklı çığlıklarınız göğe yükseliyor... evet vallahi ağlayın da ağlayın! çünkü siz ancak ağlamaya layıksınız! (sizinki) öyle utanç ve alçaklık ki, hiçbir suyla yıkanmaz. siz imam-ı zaman'ın katline ortak ve en azından seyirci kalma alçaklığını içinize sindirdiniz. onun mübarek kanının pıhtıları hâlâ ellerinizde ve siz onları asla temizleyemeyeceksiniz.

    islam âlemini derinden yaralayan ve bölen olay burada bitmedi. onun psikolojik tesirleri hep sürdü. muharrem ayında ruzehanlar yası hep canlı tuttular, taziye geleneği yaşatıldı. sinezanlar asırlarca göğüslerini dövdüler, şemşirzenler kılıçla vücutlarını pârelediler. zira, bedenin koşulsuz sunumu, kurban edilmesi (isa'nın hıristiyan âleminin tek kurbanı olması gibi, hüseyin de islam'ın tek kurbanı kabul edilir) tarihin başka şekilde tecessüs etmesini sağlayan toplumsal bilinçdışını oluşturabilir. evet tek bir kimseye uygulanan sınırsız zulüm tarihin seyrini değiştirebilir. (anadolu tarihinin diğer islam ülkelerinden başka yönde evriminde kerbela ve hallac-ı mansur'un acımasız katlinin rolü açıktır.)

    madem imam hüseyin tek başına yezid'in ordusuna karşı koyd, madem musa tek bir asası ile firavuna kafa tuttu, siz neden 'birer birer' veye ikişer ikişer 'size hükmetmek isteyen emperyal güçlerin karşısında kıyam etmeyesiniz?'

    evet 'mihnet ile ele geçirilip zillet ile korunan' bu dünyanın saltanatına değmez. öyleyse 'kâm almak (dünyadan haz ve ondan istediğini almak) için dünyadan, ona 'can' vermek gerekir.

    eğer sizi bugün yenersek bilin ki,
    siz önceden yeniksiniz,
    eğer yenilir isek bilin ki, biz yenilmiş değiliz.
    eğer ölürsek zafer bizimdir
    öldürülürsek de yine bizimdir.

    haysiyet korunmalı.

    defter dergisi, sayı:40, 2000 bir olay:kerbela trajedi ve haysiyet, osman aykaç
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap