110 entry daha
  • benjamin'in iddia ettiği üzere, çocuklar çaresiz, çilekeş oyuncak bebek üzerinde egemenlik kurmaktan hoşlanırlar, tıpkı bizim sessizce uyuyan bir kadının balmumu heykelini seyretmekten zevk almamız gibi. ama çocuk, ağzını açamayan bir şeye işkence etmenin daha tatmin edici olduğunu bilir. charles baudelaire'in 'oyuncaların felsefesi'nde açıkladığı gibi, acıyla atılan bir çığlık, evcil hayvanı oyuncak bebekten ayırır:

    ''ferforje parmaklık ardından seçilen hoş bir bahçenin uzak ucunda parıldayan enfes şatonun ana yolunda, süslü püslü av kıyafetleri giydirilmiş, yakışıklı ve büyüme çağında bir çocuk duruyordu. lüks, tasasızlık, ve her gün tanık oldukları zenginlik gösterisi bu çocukları öylesine güzelleştirmişti ki, bayağılık ve sefalet içinde doğan akranlarından başka bir türe ait zannedilebilirdi. çocuğun yanında, kuş tüyleri, ve cam boncuklarla bezeli bir tunik giydirilmiş, vernikli ve yaldızlı, sahibi gibi temiz ve muntazam görünen muhteşem bir oyuncak bebek duruyordu. fakat çocuk oyuncağıyla zerre ilgilenmiyordu. onun baktığı şuydu: parmaklığın öte yanında, yolda, devedikenleri ve ısırgan otlarının ortasında, kirli, sıskaca, sümüğü yanağındaki kir ve toz tabakası arasında yavaşça, kıvrıla kıvrıla akan şu sokak çocuklarından biri duruyordu. o sembolik demir parmaklıkların ardından fakir çocuk zengin çocuğa kendi oyuncağını gösteriyordu. zengin çocuk, onu gizemli ve nadir bir nesneymişçesine açgözlülükle inceledi. küçük veledin eziyet ettiği, derme çatma kafesinin içinde aşağı yukarı salladığı oyuncak, canlı bir sıçandı.''
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap