6 entry daha
  • bit pazarından bu sene çıkan bir başka kelepir 'yıldız' hikayesi. diğeri the wrestler'dı. bence jcvd'ın senaryosu daha sağlam ama kurgusu biraz hafif kalıyor. neyse karşılaştırmadan ziyade van damme'a bakalım, hakkını yemeyelim; adam hayatın sillesini yemiş zaten.

    --- spoiler ---

    filmin bu yıldız ya da şovbizin malı olma durumunu ele alırken anlattığı hikaye, aslında o starlık kavramının da çok güzel bir metaforu. jc postaneye gidiyor ama işler onun kontrolünden çıkıyor ve bir anda kendisini bir nevi kapana kıstırıyor. o yüzden de filmin sonu daha da anlamlı, nihayetinde şöhret demek belli sınırlar içinde yaşamayı kabul etmek demek.

    yönetmenin anlatım biçimi de oldukça isabetli aslında. zaman atlamalı kurgusu bilindik olsa da renk tercihleriyle hafiften, yabancılaştırma olayıyla aleni bir şekilde niyetini belli ediyor. aslında bu starlık mevhumunu bahis ettiğin anda dördüncü duvarı bir anlamda yıkmış* oluyorsun, yönetmen de bunu o meşhur -ve etkileyici plan sekansla pratiğe döküyor. bir de en başta jc'un hangi kamera diye sorması var, güzel olmuş.

    --- spoiler ---

    oyunculuk dersen oldukça başarılı. jcvd zaten iyi ama yanındaki amcalar: john cazale imitasyonlu dog day afternoon göndermesi, jcvd'a sigara gösterisini yaptıran abi; hepsi başarılılar.

    özetle geçen senenin iyi filmlerinden, hele the wrestler'ı düşününce hak ettiği ilgiyi göremeyen 'iyi' filmlerinden. two thumbs up!
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap