8 entry daha
  • broy yayınlarından cıkan “aksamları kalbim” adlı kitapta önsöz tadında soyle bir bolum vardır

    georg trakl’in şiirinde görsellik

    alman dilindeki dışavurumculuk akımının önemli bir temsilcisidir trakl. güzel sanatlar ve mimarlık nasıl göze hitap ediyorsa, bu akımla görsellik, edebiyatta da ayrı bir boyut kazanmıştır. şairin görevi, iç dünyasını görsel imge ve renklerle dile getirmektir. bu, aşırı derecede uyuşturucu kullanan trakl’a özel bir boyut kazandırır. düş ile gerçek arasında kalan şair, müzikli bir dilsel anlatımla, en karanlık ve en karmaşık dünyaları okuyucuya aktarmaya çaba harcar. hüzün, hiçbir şiirinde eksik değildir. ilk şiirlerinde kafiyeye önem veren trakl, sonradan kararlı bir biçimde serbest ritimlere yönelir.

    georg trakl, öteki dışavurumcular gibi şiirinde doğaya ve mevsimlere geniş yer verirse de, cok doğal, sonbaharı duyguları ile düşlerine daha uygun bulur. doğa genellikle bir bulutun süzülüşü, göçmen kuşların geçişi, ağaçların yaprak renkleri ile şiire taşınır. uyku veya kuş “beyaz”, akşam güneşi “ kırmızı”, gece ve buz “mavi”, alınlar “karanlık” ve ya “karaşın”, zehirler “kara” olarak gösterilir. uyku, trakl’da dingin bir olay değildir ve içinde yılanlar, örümcekler veya gece kelebekleri dolaşan “garip bir bahçe” olarak sunulur okuyucuya.

    georg trakl’ın şiirinde kendi doğasına uygun olarak cok kullandığı bir başka motif ise yalnızlıktır. bu yalnızlığı da görsel bir biçimde yansıtmak için sonbaharı , tenha bahçeleri, insansız mekanları seçer. şiirinde yer alan isim ve sıfatların bolluğuna karşılık fiillerin az oluşu, imgeleri daha güçlü kılma cabasından kaynaklanmaktadır, denebilir.

    öteki dışavurumcular gibi georg trakl’da, tahrik edici bir dil kullanıp okuyucuyu bilinçlendirmeyi amaçlıyordu. bu nedenle “siyah kar”, “kırmızı pamuk”, “beyaz uyku”, “çıplak odalar” gibi deyişleri severek kullanmıştır. mutluluğu bulamamış, ancak ilişkiye girdiği en küçük kızkardeşi margarethe’ye karşı büyük bir yakınlık duymuştur. şiirlerinde sık sık rastlanan “kız kardeş” veya “ genç kız”, trakl’ın ölümünden üç yıl sonra 1917 de intihar eden işte bu margarethe’ dir.

    trakl’ın acılarla dolu yaşamı, şiirine de yansımıştır. kullandığı simgeler, bir ressam için veya resimden anlayan bir okuyucu için tablo oluşturabilecek niteliktedir. bütün renkler orada göz kırpar: erguvan, siyah, kırmızı, yeşil, mavi, sarı, beyaz...
    ölümün kaçınılmazlığını da imgelerle, çağrışımlarla, renklerle ( mesela balmumu ile) yansıtmaya özen gösterir.

    şair ayrıca korku’yu dile getirmek için gri’ye kucak açar: “korkunun külrengi yüzü”. bu gri’ye yakın olan “soluk” sıfatına da sık sık başvurur; dolayısıyla trakl’ın gördüğü düşler, uyanıkken görmüş olduğu imgelerdir ve en sevdiği saat, şiirlerinde akşamın cıkıp geldigi saattir. aydınlıgın tam gitmedigi ve karanlıgın ise henuz egemn olmadıgı saatir bu!
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap