6 entry daha
  • iç savaşın ve şiddetli bir ayaklanmanın patlak verdiği, “yerli işçiler güneş altında ter dökerken verandasının gölgesinde soğuk içkilerini yudumlayan” toprak zengini beyazlarıyla muhtemelen fransız sömürgesi belirsiz bir afrika ülkesinde, iç karışıklığa, giderek artan şiddet olaylarına ve beyazlara karşı gelişen düşmanca tavra rağmen kahve tarlalarını bırakmak istemeyen maria'nın hikâyesini anlatıyor white material. film, isyancılar karşısında tüm işçileri kaçtığı ve ülkedeki karmaşa masum insanların canını almaya devam ettiği halde yeni işçiler bulmanın, arazisindeki mahsulü değerlendirmenin derdiyle oradan oraya koşturan maria karakteri üzerinden sömürgeci anlayışa dair eleştirel bir tavır alırken belgeselvari görüntülerle doldurduğu arka planıyla da afrika’nın kara kaderine dair bildik acı hikâyelerden birini anlatıyor. bu ana hikâyeyle birlikte, çizdiği güçlü kadın imajı ile feminist bir tavırda ilerliyormuş gibi gözüken film; kocası ve kayınpederi karşısında düştüğü acziyetin ve uğradığı ihanetin ortaya çıktığı finalde “efendi” gibi gözüken maria’nın da bir köleden farksız olduğuna vurgu yapıyor. kapitalist gücün, ırkçılık ve sömürgeciliğin, kanları emilen ülkeleri ve o ülke insanlarını ne hale, yola ve kafa yapısına soktuğunu anlatan, ısabelle huppert’in başarılı performansı ile taçlanmış white material; hotel rwanda kadar gerçekçi ve çarpıcı olmasa da afrika’da yüzlerce örneğinin yaşandığı iç savaşa dair onu aratmayacak kadar güçlü bir film.
hesabın var mı? giriş yap