9 entry daha
  • mısır’ın ölüler kitabı içerisinde birkaç tane tılsımı barındıran ve ölü kişinin ruhuna diğer dünyada yol göstereceğine inanılan yazılardı. bu yazıların tam karşılığı o günkü haliyle “gelecek günlerin kitabı” olsa da, kitabı batılı araştırmacılar ilk kez ölüler kitabı olarak çevirdiği için bilinen adı bu şekilde kalmıştır.

    mısır inancına göre ölen bir kişi duat isimli diyara giderek burada kalplerini tarttırırlardı. kalpleri tüyden daha hafif olanlar aaru isimli diyara gider ve burada sevdikleriyle bir araya gelir, önceki hayatındaki mesleğini yapar ve sonsuza kadar mutlu yaşardı. kalbi aaru’ya geçemeyecek kadar ağır olanlar ise bir canavarın ağzına düşer ve ruhları yok olurdu.

    ölüler kitabında yazan tılsımlar kişinin öldükten sonraki hayatında neler bekleyeceğini detaylı bir şekilde anlatır ve aaru’ya gitmek için ihtiyacı olan bilgileri içerirdi. günümüzde ölen kişiler için kutsal kitaplardan bölümler okunmaktadır. ölüler kitabı bu yönüyle kutsal kitaplarla kıyaslansa da aralarında büyük farklılıklar vardır. ölüler kitabı kişiye özel olarak yazılırdı ve birebir aynı metinleri içeren iki ölüler kitabı yoktu. bu kitaplar her birey için özel olarak yazılır ve kişinin ölüm sonrasında neyle karşılaşacaklarını anlatırdı.

    mısırlılar için ölüm sonrası dünyadaki yaşamın devamı olarak düşünülürdü, kişi öldükten sonra birçok zorlu mücadeleyi geçer ve doğruluk salonuna ulaşırdı. doğruluk salonunda yargılanan ruh eğer burayı da geçerse bereketli topraklara ulaşır, burada tüm sevdikleriyle bir araya gelir ve sonsuza kadar mutlu yaşardı. bu cennete ulaşabilmek için kişinin tanrılara nasıl hitap edeceğini, nerede ne söyleyeceğini ve ölüler diyarında kendisini nasıl tanımlayacağını bilmesi gerekirdi. bu sebeple ölüler diyarında yanında bir rehber kitap bulundurması çok önemliydi.

    ölüler kitabı ilk etapta ölen kişilerin mezar taşlarına boyanan resimlerle yazılırdı. zaman içinde papirüsün yaygınlaşmasıyla yazılar papirüse yazılıp ölen kişinin mezarına yerleştirilmeye başlanmıştı. bulunan ilk cenaze yazılara kral unas piramitinde bulunan piramit yazılarıdır ve milattan önce 2400’lü yıllarda yazılmıştır. bu piramit yazılarının amacı ölen kralın yerini tanrıların yanında alması ve tanrı ra ile tekrar bir araya gelmesiydi. o dönemlerde ölüm sonrasının gökyüzünde olduğuna inanılırdı ancak ölüler kitabının yaygınlaştığı zamanlarda ölüm sonrasının yer altında olduğuna inanılmaya başlanmıştı.

    kitap ölen kişiye ne türlü zorluklarla karşılaşacağını, karşısına gelecek olan mitolojik canlılarla nasıl mücadele edeceğini ve belirli aşamalarda kendisine sorulacak sorulara ne cevap vermesi gerektiğini içerirdi.

    milattan önce 1600’lü yıllardan bir süre önce bazı tılsımlar bölümlere ayrılmıştı ve özellikle yeni krallık döneminde kitap oldukça yaygın bir hale gelmişti. bu tılsımları yazmakta uzmanlaşan yazıcılar her aile veya birey için özel olarak kitap hazırlardı. bu kitapta yazanlar cenazede veya diğer ayinlerde kullanılmazdı, ölen kişinin diğer dünyada okuması için hazırlanırdı. eğer birisi hastalanırsa ve öleceğinden şüphelenirse hemen bir yazıcıya gider ve kendisi için ölüler kitabı yazdırırdı. yazıcı kitabı yazarken kişinin nasıl birisi olduğunu ve ne iş yaptığını öğrenir, bu bilgiler doğrultusunda o kişiye özel tılsımların bulunduğu bir kitap yazardı. kitap ayrıca yakın zaman önce ölmüş birisinin yakınları tarafından da yazdırılabilirdi.

    eski ilk zamanlarında piramit yazıları sadece soylular için bulunurdu. eski krallığın son zamanlarında piramit yazıları bu özelliğini yitirmeye başlamış, valiler ve yüksek mertebedeki yetkililerin tabutlarına yazılar yazılmaya başlanmıştır. tabut yazıları genellikle tabutların iç kısımlarına yazılırdı, ilerleyen zamanlarda ise tabutların içleri papirüs ile kaplanır ve yazılar bu papirüslerde bulunurdu. tabut yazıları sadece çok zengin insanların tabutlarında bulunurdu. yeni krallık döneminde tılsım tanrısı osiris mitinin yaygınlaşmasıyla tılsımlar daha önemli hale gelmiştir. ölüm sonrasında ruhun osiris tarafından yargılanacağı düşüncesiyle insanlar tılsımlara daha çok önem vermeye başlamıştı. daha çok insan ölüler kitabına ulaşmak istemiş, yazıcılar da bu kitapları yazmış ve bu kitaplar yaygın bir satın alma ürününe dönmüştür.

    günümüzdeki yazarların yaptığı istek üzerine baskılar gibi, o dönemin yazıcıları da müşterilerine farklı kitap paketleri sunardı. bu kitaplarda ücretine göre az veya çok sayıda tılsım bulunurdu. kişiler kendi kitaplarında hangi tılsımların bulunacağını, ne türlü çizimler istediğini ve papirüs kalitesini seçebilirdi. ancak bu seçimler kişinin ekonomik durumuna göre belirlenirdi. ortalama bir kitap yazdırmak, sıradan işlerde çalışan bir kişinin yaklaşık 6 aylık kazancına denk gelmekteydi.

    yeni krallıkta bu yöntemle üretilen ölüler kitabı milattan önce 650 yılına kadar aynı şekilde üretilmiştir. milattan önce 650 yılına kadar şekli ve boyutu değişen kitap, bu dönemden sonra 190 tılsıma sabitlenmiştir. ölüler kitabı standart kazandıktan sonra her tılsım sıralanmış ve bir sayıyla eşlenmiştir. kitap standart aldıktan sonra yine de insanlar isteklerine göre ekleme veya çıkarma yapabilmekteydi. ele geçirilen bazı kitaplarda, hiçbir ölüler kitabında olmayan bölümler de bulunmaktadır. her ölüler kitabında ise tılsım 125 bulunmaktaydı.

    standart bir ölüler kitabının kısımları ise şöyledir ;
    bölüm 1 – 16 : ölen kişi mezara girer ve yeraltı dünyasına iner, vücudu tekrar konuşma ve hareket etme yeteneği kazanır.
    bölüm 17 – 63 : mitolojik yerlerin ve tanrıların açıklanması yapılır. yaşayan kişi tekrar hayata döndürülür ve böylece sabah güneşiyle birlikte yeniden doğar.
    bölüm 64 – 129 : ölen kişi gökyüzünde dolaşır ve diğer kutsanmış ölülerle bir araya gelir. akşam olduğunda ölen kişi yeraltı dünyasına gider ve osiris’in önüne çıkar.
    bölüm 130 – 189 : eğer haklı bulunursa, ölen kişi tanrılar tarafından kutsanır ve cennete girmeye hak kazanır. bu bölümde ayrıca kişiyi koruyacak muskalar, kişinin sağlanacak yiyecekler ve önemli yerlerden bahsedilir.

    tılsım 125 ölüler kitabının en bilinen yazısıdır. ölüler kitabını bilmeyen ancak mısır mitolojisini bilenlerin bile tahmin edebileceği bir metni içerir. tılsım 125, ölen kişinin kalbinin doğruluk salonunda tanrı osiris tarafından tartılmasını anlatır. bu tanımlama ayrıca antik mısıra ait en bilinen görsellerdendir. ruhun kalbinin tartıda hafif gelmesi, osiris, thoth, anubis ve 42 yargıca ne söylenmesi gerektiğini bilmesi cennete ulaşması için önemliydi.

    bir kişi öldüğünde anubis tarafından doğruluk salonuna getirilirdi ve burada masumiyetini kanıtlaması istenirdi. burada 42 günahtan oluşan bir liste bulunurdu ve dürüstlükle cevap verip bu günahları işlemediğini açıklaması gerekirdi. masumiyetini açıkladıktan sonra osiris, thoth, anubis ve 42 yargıç kişiyi yargılardı. eğer ölen kişinin söyledikleri kabul edilirse kalbi ma’at’ın beyaz tüyüne karşı tartılır ve terazide hafif gelmesi beklenirdi. eğer kalp hafif gelirse kişi cennete giderdi, ancak kalp tüyden daha ağırsa kişi yere atılır, ammut’un ağzına düşer ve ruh yok olurdu.

    tılsım 125 okuyan kişiye hitap ederek başlar: “adalet salonuna ulaştığında denilmesi gerekenler, ruhu kötülerden arınan [kişinin adı] yaşarken bunları yapmıştır ve şimdi tanrılarla yüzleşmektedir”. tılsım daha sonra tanrı osiris’e tam olarak ne denilmesi gerektiğini yazar.

    “selam olsun sana yüce tanrı, adaletin efendisi. sana geldim, efendim, beni yanına çağırırsın böylece senin güzelliği görürüm çünkü seni biliyorum ve senin adını biliyorum ve 42 yargıcın adını biliyorum ve adalet salonunda seninle olanları biliyorum, kötülükten beslenenleri ve kanlarını damlatanları hesaplaşma gününde osiris bekler. bak işte karşında şarkıcının iki oğlu; doğruların efendisidir senin adın. bak işte, sana geldim, sana doğruluğu getirdim, yanlışlardan senin için döndüm. kimseye karşı yanlışlık yapmadım, benimle olanları fakirleştirmedim, doğruluk salonunda yanlış yapmadım, olmayan bir şeyi öğretmedim.”
    bu konuşmadan sonra ruh masumiyetini kanıtlaması için tanrılar ve 42 yargıç tarafından sorguya çekilirdi. bu aşamada tanrıların yargılamasından geçmek için çok özel bilgilere ihtiyaç olurdu. kişinin farklı tanrıların adını, onların neden sorumlu olduklarını, salondaki farklı kapıların nerelere çıktığını, hangi yoldan gitmesi gerektiğini bilmesi gerekirdi. ruh sorulara doğru cevap verdikçe tanrılar veya eşyalar “bizi biliyorsun, bizim yolumuzdan geç” derlerdi ve yargılama devam ederdi.

    tılsım ayrıca kişinin doğruluk salonunda ne giymesi ve ne söylemesi gerektiğini de belirtirdi. kişi doğruluk salonunda saf beyaz ve temiz elbiselerini ve sandallarını giymeli, gözlerinin altına siyah sürme çekmeli, üzerine mür kokusu sürmeliydi. kendisine burada ekmek, bira, tütsü, kırmızı ve beyaz et, çeşitli bitkiler verilirdi.

    bunların ardından, tılsımı hazırlayan yazıcı ortaya çıkardığı güzel işten dolayı kendisini tebrik eder, tılsımı okuyacak kişiye güzel şeylerin olacağını söyler ve bu tılsımın sayesinde para kazanan yazıcı ve çocukları güzel günler göreceği için teşekkür ederdi. yazıcıların ise mısır halkına hizmet ettiği için öbür dünyada osiris’in en sevdiği kişilerden olacağı düşünülürdü.

    ortalama bir kişi için, hatta bir kral için bile ölüm sonrası kesin olmayan bir yolculuktu. eğer ölen kişi tüm soruları doğru cevaplar, kalbi tüyden daha hafif gelir, öbür dünyada kendisine hizmet eden herkese iyi davranırsa cennete ulaşırdı. ulaşılan cennet kişinin arkasında bıraktığı hayatın birebir aynısıydı. oraya ulaşan ruh kendisinden önce ölen kişilerle hatta evcil hayvanlarıyla tekrar buluşurdu. ruh önceki hayatında bıraktığı aynı eve, aynı bahçeye, aynı ağaçlara sahip olurdu ve burada sahip olduklarıyla tanrıların huzurunda sonsuza kadar yaşarlardı.

    kişi doğruluk salonundan geçmeye hak kazansa da cennete ulaşana kadar yapabileceği hatalardan ötürü cennete gidemeyebilirdi. ölüler kitabı bu aşamada yapılabilecek hataları da içeren yazılar bulundururdu ancak ölüler kitap tam ve eksiksiz olsa bile kişinin öbür dünyada cennete gideceğine garanti veremezdi. mısır’ın uzun bir geçmişi olduğu için inançlar zaman içinde birçok kez değişikliğe uğramıştı. ölüler kitabının son kullanılışı buluntulara göre milattan önce 1. yüzyıl civarında gerçekleşmişti.

    bahsedilen bu detaylar mısır tarihinin her aşamasında bulunmuyordu. bazı dönemler arasında küçük değişiklikler bulunabiliyordu. bazı zamanlarda osiris tarafından yargılanmanın ardından cennete doğrudan erişilse de, bazı zamanlarda bu yolculukta timsahlar kişilere saldırabilir veya iblisler kişileri yoldan saptırmaya çalışabilirdi. bu durumlar için özel olarak hazırlanan tılsımlar da bulunuyordu.

    ölüler kitabı hangi dönemde yazılmış olursa olsun genel inanılış kişinin öldükten sonra hayatının devam edeceği yönündeydi. aynı hayatta olduğu gibi öbür dünyada da zorlu mücadeleler, beklenmedik yollar, uzak durulması gereken yerler, arkadaşlar ve yakınlar bulunurdu ve her şeyi doğru yapan kişi sonunda cennete ulaşırdı.

    hayatta kalanlar içinse bu tılsımlar günümüzdeki burç yorumları gibi değerlendirilebilirdi. burç yorumları kişinin kendi kötü yönlerini görmesi veya kendisini kötü hissetmesi için yazılmaz. benzer şekilde tılsımlar da yapıcı yönleriyle yazılırdı ve bunları okuyanlar henüz kaybetmediği yakınlarını düşünür ve onlarla sonunda cennete buluşacaklarını söylerlerdi.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap