7 entry daha
  • gus van sant'ın '85 yapımı filmi. 16 mm'lik lirik bir gay dramı. hikayelerinin çoğunda portland'ı kullanan van sant, bu filminde de aynısını tercih ediyor. skid row 'da geçen filmi yüzeysel olarak incelersek şöyle bir güzellik var: modern anlatı da eşcinseller daha çok 'sapkın', 'ucube', 'bağımlı' olarak tasvir edilirken van sant '85 gibi oldukça erken bir dönemde bu yola girmiyor.

    bir adım ötesi, solcu abiler eşcinselliği suç sayar ve burjuva kültürünün bir ürünü olduğunu söylerler. performatif anlatılarda da eşcinseller genellikle orta ve üst sınıf arasında seçilirken biz van sant sinemasında bunu görmüyoruz. burada bilakis toplumun en altındaki bir eşcinsel kasiyerin, göçmen bir meksikalıya olan aşkını izliyoruz. sınıfsal kabulleri yıkmak anlamında da önemli bir iş, erken dönemde.

    anlatı olarak bakılınca hikayede charles bukowski havası alıyoruz. karanlık bir ortam, basitlik, bayağılık, alt tabaka gibi kavramlar önemli değerler olarak, en azından anlatının oluşturduğu temel bağlamında, karşımıza çıkıyor. aşkı dejeneratif bağlamda ele alıyor; çünkü walt obsesyon hâline getirdiği johnny'yi elde edemeyince onun yakın arkadaşı olan pepper ile son derece bayağı bir ortamda ve basitçe ilişki yaşıyor. o kadar basit, irrite edici bir seks sahnesi ki, sikmek kelimesini tam olarak karşılıyor. zaten sekans da havada kalıyor, tamamlanmıyor. özellikle yakın plan çekimler, çekimlerdeki muğlaklık, şehrin gürültüsü ve bir türlü bulunamayan o erotizm bayağılık düzeyini arttırıyor.

    bunun yanında, çekim teknikleri genel olarak film boyunca etkileyici. zaman zaman tek açılı sekanslar, hareketli sekanslardaki kamera açıları oldukça güzel kurgulanmış.

    ''maybe when they're making love they can think about roberto having fucked me. roberto's cock fucks johnny fucked me. that's about us close to johnny as i'll ever get. unless i had the money. poor boys never win. who fucks whom? mala noche.''
hesabın var mı? giriş yap