7 entry daha
  • ayni dönemde türkiye'de cekilse "miyminti yesilcam drami" denilip görmezden gelinecek bir film iken yönetmeni fassbinder oldugu icin simdi klasik statüsüne sokulan bir film. ikiyuzluluk yapmayin, en sinir oldugum seydir.

    iyi ve akilda kalici filmleri olan fassbinder'in en iyilerinden birisi kesinlikle degil. filmdeki "asiri tesadüfilik" herseyi teatral bir havaya sokuyor. bu az ya da cok fassbinder'in her filminde var belki, fakat bu filmdeki dozu rahatsiz edici duzeyde. burada bahsettigim teatrallik filme özgün bir atmosfer yaratabilmek icin tasarlanan bilincli bir teatrallik degil, realist bir yapi kurulamadigi icin ortaya cikan bir beceriksizlik ürünü, yani zoraki ve cirkin bir teatrallik.

    öte yandan fassbinder'in akici anlatim dili, iyi yazilmis diyaloglar ve iyi oyunculuklar seyir zevki veriyor. yönetmen bu filmde saniyorum yakin planlara diger filmlerine oranla daha cok yer vermis. bu secimin de anlatim dilini kuvvetlendirdigini düsünüyorum.

    bu arada cameolariyla meshur fassbinder bu filmi de bos gecmemis. filmin baslarinda sinema salonunda film izlemekte olan veronika voss'un yaninda oturan gozluklu adam olarak gorunmektedir. bu sahnenin özel bir yapisi var, anlattiklari itibariyle filmin özetini teskil ediyor diyebiliriz.

    özetle fassbinder'i daha yakindan tanimak icin iyi bir vesile, ekran basinda keyifli bir aksam gecirmek icin yeterli güzellikte, fakat birinci sinif bir film izlemek isteyenleri tatmin etmeyecek bir film diyebilirim veronika voss'un tutkusu filmi icin. ayrica uyusturucu bagimlisi olan ve altin vurusla olen birisinin bir uyusturucu bagimlisinin dramini anlatan bir film cekmesi de kaderin tuhaf bir cilvesi olsa gerek...
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap