8 entry daha
  • asker, milletvekili, diplomat, eğitmen kurslarını açan ve köy enstitüleri'nin deney evresini oluşturan köy öğretmen okullarının kurulmasını sağlayan, türkiye cumhuriyeti'nin 16. milli eğitim bakanı.
    harp akademisini kurmay yüzbaşı olarak bitiren arıkan, yemen'de, çanakkale'de, ırak'ta ve doğu cephesi'nde görev yapmış; istanbul'un işgali'nden birkaç gün önce de anadolu'ya geçerek batı cephesi kurmay başkanı olmuştur.

    yaşamı boyunca atatürk’ün sevdiği ve çok güvendiği isimlerden biridir. iyi ki de öyle olmuştur... çünkü milli eğitim bakanlığı -o dönemde ismi kültür bakanlığı- görevini icra ederken ismail hakkı tonguç'un ilköğretim genel müdürlüğüne atanmasını sağlayan kişi saffet arıkan'dır. dolayısıyla eğitmen kursları, köy öğretmen okulları ve ardından gelen köy enstitüleri'nin kurucu mimarlarındandır. ilkokul öğretmeninin küçük köylere kadar yayılmasını sağlayarak, öğretmeni köyde eğreti bir kişi olmaktan kurtarmış ve köyün ekonomik hayatı için faal bir insan haline getirmiştir.
    bulunduğu siyasi arenada kendini imtiyazlı gören kişilerin etkisi altında kalmayan arıkan, yine de onların fikirlerini sorar, görüşlerini dinlerdi. ancak bakanlık içinde hiziplerin girdisini çıktısını bildiği için, karar noktasında hızlıca uygulamaya geçer, ve işi yürütecek yetkinlikteki kişileri de sonuna kadar desteklemeye çalışırdı.

    26 kasım 1947 yılındaki ölümünün ardından ismail hakkı tonguç onunla ilgili şöyle yazmıştır;
    "hayatta tanıdığım, meziyetlerine meftun olduğum insanlardan iki tanesi bazı bakımlardan birbirine çok benzerdi. rahmetli saffet arıkan ile nafi atuf kansu.

    bizim neslimize ağabeylik eden, sır kutusu gibi kapalı duran bu iki büyük insanın ikisi de gördüklerini, bildiklerini hele memleket işleri ile ilgili düşüncelerini kolay kolay söylemezlerdi. böyle olduğu halde onların çevreleri insana merhametli bir ananın sıcak kucağı gibi tesir ederdi. insan bu çevreye girince kendisini tatlı bir dostluk havasının huzuru içinde bulur, önceden tasarlayamadığı derecede faydalanır, rahat rahat her şeyi konuşabilirdi.

    arıkan'ın öldüğünü haber aldığım sırada nafi atuf kansu bir iş için telefon etmişti. konuşmamızın sonuna doğru 'saffet beyi kaybettik' dedim. o, 'hangi saffet' dedi ve cevabı beklemeden telefonu kapattı. aradan on dakika geçmemişti, odama geldi. bir müddet sessizce oturduktan sonra; 'ben onu geçen pazar günü evinde görmüştüm. ayrılacağım sırada birbirimize sarıldık. bana; 'nafi! biz kötü insanlar değiliz, bu memlekete bizim gibiler de lazım' dedi.
    'allah allah... saffet öldü demek...'

    otuz yıldan beri en büyük dost olarak tanıdığım nafi atuf kansu'yu ilk defa yutkunmadan, içinden geldiği gibi konuşarak sır kutusu olmaktan çıkarken görüyor, dikkatle dinliyordum. başka bir şey söylemeden yanımdan ayrıldı.

    onların ikisini de ölüm döşeğinde gördüğüm halde yokluk alemine ebediyen göçtüklerine bir türlü inanamıyorum. memleketi ilgilendiren hangi önemli mesele, eğitime temel teşkil eden hangi sağlam fikir hatırıma gelse hayatta imişler gibi onlar gözümün önünde canlanıyor, ikisi ile de konuşur gibi oluyorum. her gün onlarla karşı karşıya gelecekmişim gibi duygulanıyorum.

    meşrutiyet ve cumhuriyet devrinin büyük olayları içinde çalkana çalkana yoğrulmuş olan, fakat bunlara dair bir şey söylemeden, yazmadan, göçüp giden bu iki mütefekkir insana neden bu kadar candan bağlandığımı düşündükçe, arkada bıraktığımız yılları manalandıran önemli işler gözlerimin önüne seriliyor. milli mücadele yıllarının sıkıntılı günlerinden son cumhuriyet bayramına kadar süren zamanı dolduran iyi ve güzel hamlelerin hepsinde onların emeklerini ve paylarını hatırlıyorum, ikisi de karşımda heykelleşiyor.

    çevrelerinde iyimserlik, güvenlik havası yaratmanın sırrına ermiş kimselerin yanında bulunmak, onların dostluklarını kazanmak, insana yalnız rahatlık ve huzur telkin etmez. cesareti, hamle kuvvetini arttırır, insanda iş yapma aşkını uyandırır. kansu ile arıkan bu bakımdan bilhassa güvendiklerini harekete geçirmesini, her türlü şartlar içinde iş adamını korumasını ve desteklemesini bilen ülkücü insanlardı. böyle insanlar devlet adamında bulunması lazım gelen sıfatları taşırlar."
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap