9 entry daha
  • tanım: l'aveu:itiraf(fr.) renk paletlerinin, duvarların, üniformaların, isimlerin karmakarışık olduğu; izlerken içinizin daraldığı bambaşka bir yapıt. çok etkileyici, çok vurucu bir distopya.

    nasıl anlatabilirim bilmiyorum yaşattığı hissiyatı; foucault'yu dilimize sığdırmaya çalıştık demişti hapishanenin doğuşu kitabını çeviren mehmet ali kılıçbay. bizde l'aveu'yü tahayyül sınırlarımızın çeperlerinde bir seyahate çıkaralım. öncelikle başrol yves montand'a bir parantez açmak lazım. tek kelime ile kusursuz, göz kamaştırıcı bir performans koymuş ortaya. sadelikte hikmet vardır derler. minimum mimikle bu kadar etkileyici duygu aktarımı yapabilmek gerçekten büyük meziyet.

    her neyse geçebiliriz; artur london 1950'lerin çekoslovakyasında sovyet partisinin bir bakan yardımcısı. korku rejimlerinin doğasında olan "düşman yaratma politikasının" yeni kurbanı. marsch. yürü. filmin büyük kısmında yürüyor artur, namı değer 3255 numaralı mahkum. itiraf et. l'avue 3255. önce zamirleştiriliyor. polisler tarafından alıkonduktan sonra; çıplak halde iğdiş ediliyor. ismi değişiyor, eski ismini unutmalı. sürekli yürümeli, askerlerin emir ettiği gibi, cenin pozisyonunda değil yüzü tavana bakarak uyumalı. saatten haberi olmamalı. en vurucu sahnelerinden biri saat sahnesiydi benim nazarımda. göz bağını takan askerin kolunda gördüğü saatte 2'yi görüyor ve akşam 2 mi yoksa sabah 2 mi? diye soruyor. önemi yok aslında. sabah 2'de akşam 2'de aynı. gün yüzü görmüyor. sürekli yürüyor, yürümediğinde askerler onu sağ sola vuruyor. izin vermediklerinde uyuyamaz, yemeğini zamanında yemezse yemek hakkını kaybeder. itiraf et ve kurtul. spesifik şeyler sorun diyor bu soruya cevap olarak artur. ne ile suçlandığının bir önemi varmış gibi. önemli olan suçlu olman; bir çaresizliğin içerisinde: gerçekliğin sınırlarını zorlar bu yönüyle film. artur onu sorgulayanların elbiselerini karıştırır sürekli; bir planda takım elbise giymiş kişi bir sonra ki sahnede bir asker üniformasıyla çıkar. costa-gavras'ı burdan ön plana çıkarmak, resmen çekmek için dünyaya geldiği bu filme yaptığı dokunuşları yüceltmek gerek. bütün film boyunca bu dilemmanın içerisinde buluruz kendimizi. bir kitabı film yapabilmek, filmde bir vizyon ortaya koyabilmek gerçekten meşakatli bir iş.

    laveu'yü esg'nin bir youtube videosunda görüp notlarım arasına almıştım, bugüne kısmetmiş. gerçekten bambaşka duygulanımlar, hazlar, iğreltiler yaşattı film bana. sakin bir kafayla şans verilmesi gereken bir film. izleyin, izlettirin efendim.
hesabın var mı? giriş yap