59 entry daha
  • "yabanın çağrısı" ve "vahşetin çağrısı" şeklinde iki ayrı isimle çevirileri bulunan jack london romanı. çoğumuzun "yaban" tercihinde uzlaşmasına karşın, bir pazarlama taktiği olarak yayınevlerinin halen "vahşet" kelimesinden vazgeçmediğini düşünüyorum.

    kitabın dolaşımdaki en eski çevirisi, 1935'te inkılap kitabevi tarafından "vahşetin çağırışı" adıyla yayımlanmış. 1935 tarihi dikkatimi çekti. aslında cumhuriyetin ilanından önce de özellikle fransız edebiyatından birçok çeviri yapılmıştı. fakat cumhuriyet sonrası bu işe devlet eliyle ağırlık verildiğini görüyoruz. 1940'ta tercüme bürosu'nun resmen kurulmasından önce, harf devrimi sonrası bu faaliyetler hız kesmeden devam etmiş. bu yüzden, daha o yıllarda amerikan edebiyatıyla yerli okuru buluşturan örneklerin başında (az önce andığım baskı itibariyle) "call of the wild" geliyor desek pek de yanlış olmaz sanırım.

    kitabın içeriğine gelirsek, beyaz diş'i okuyanların bu kitapla "duyuş tarzı" bakımından bir benzerlik kurduğunu sanıyorum. "altına hücum" yollarından geçmiş bir yazarın, bu yolculuktaki muhtemel en yakın dostları olan köpekler hakkında böyle etraflıca düşünüp gözlemlerinden beslenen tespitler yapabilmesi, ama bunun steril bir havada sunulmaması kitabı değerli kılıyor. bir noktadan sonra yazarın sesi yerine kahramanımız buck'ın sesi duyuluyor sadece. adeta onun zihnine girip onun gözünden dünyayı görmeye başlıyorsunuz.

    geçen yüzyıl başının atmosferinde san fransisco'da bir "kuzeyli" olarak yetişmiş ve o mantaliteyle roman yazmış bir yazardan, 21. yüzyılın değerlerine sahip olmasını beklememek, anakronizme düşmemek gerekir. o bakımdan yazarın romandaki kızılderililere yönelik kurgusunu pek garipsemedim.

    bu kitapta da gördük ki, doğa börtü böcek, çiçek kelebekten çok öte, kendi işleyişine müdahale kabul etmeyen veya bunları kendi gücüyle püskürtebilen muazzam bir sistem.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap