3 entry daha
  • nebukadnezar tarafından m.ö 575 yılında babil şehrinin giriş kapılarından biri olarak yaptırıldı. 12 metre gibi bir yüksekliğe sahip. aşk tanrıçası iştar'a adanmış bir eser, dolayısıyla fazlasıyla görkemli.

    üzerinde çok çeşitli figürler bulunmakta. aslan kabartmaları iştar'ı, boğalar adad'ı ve ejderhalar ise marduk'u temsilen işlenmiş.

    görkemli olmasının cezasını çekiyor sanırım bu zamanlarda. oysa tek suçu, o zamanlar babil olan, şimdiki ırak topraklarında inşa edilmiş olmasıydı. yine arkeolojik tespit, kazı gibi araştırma ve çalışmaları her yerde olduğu gibi burada da alman arkeologlar yürütmüş. hatta gerçekten yürütmüşler, zira kapının büyük bölümü berlin'de bir müzede sergileniyormuş.

    tek suçu ırak'ta olmasıymış dedim ya… birinci dünya savaşında zaten yeterince zarar görmüş tarihi dokusu. o sıralar kazı işlemleri devam ederken yarıda bırakılmış öylece.
    savaş sonrasında ingilizler ve italyanlar devam ettirmiş çalışmaları. ama tabi asıl amaç babil'i ortaya çıkarmak, yoksa yemişim kapısını…

    sonra saddam hüseyin döneminde çeşitli çatışmalar, savaşlar, yağmalar, aşırmalar sonucu yine zarar görmüş. amerika ırak'a müdahale edince kapının bir tarafına amerika diğer tarafına polonya askeri üs kurmuş ve bu aptallık neticesinde biraz daha zarar görmüş. sonrası da malum, bugün almanya'da.

    çok üzülüyorum bu coğrafya için. medeniyetin beşiği mezopotamya'da inanılmaz bir tarih yatıyor fakat gelip kazanlar ya alman ya ingiliz. ege'de akdeniz'de 4-5 bin yıllık şehirler yatıyor, bizden bir tane herif çıkıp da araştırmamış binlerce yıl. ingiliz alman geliyor nokta atışı ile bulup çıkarıyor. sorsan tarih bizim, kültür bizim.

    20 tane antik şehir gezdim bu ülkede. bir ya da iki tanesini biz bulup çıkarmışız, geri kalanların tamamını batılılar gelip çıkarmış.

    yazık günah! kim bilir daha neler yatıyor toprağın altında, kazacak kimse yok.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap