4 entry daha
  • oscar wilde hakkinda kotu film yapmak zor olsa gerek, sadece adamin aforizmalarini ardarda koysan yine vasat-ustu birseyler cikar.

    bu filmde, paradokslarin arkasindaki insan hakkinda pek birsey yok; ic cekismeleri, dunya gorusu, yazarlik sureci, eserlerinin icerigi vs ya yok ya ustunkoru. onun yerine bir ask hikayesi var. jude law dorian gray'in kendisi gibi masallah cikiveriyor, yeni yeni homoseksuelligini yasamaya baslamis olan oscar wilde'i tuketiyor. adamin cidden anlatilan tek gorusleri de bununla alakali, genc erkekleri sevmesiyle yani, bunu antik yunandaki platonik askla bagdastiriyor, yaslinin tecrubesi ve gencligin yasam enerjisi arasindaki cekim kuvvetine.

    jude law'in karakteri, dorian grayin aksine daha ilk dakikadan kendini acayip begenmis, abidik gubidik tantrumlara girip seyirciyi kendinden sogutuyor, butun film boyunca "yahu bu salak yuzunden mi bu hallere dusmus bu adam" demekten rahat rahat izleyemedim. bir wilde'i sogutamiyor zaten, adamin zaafi var buna karsi. buna da biraz deginilmis filmde, iste wilde zamanini ve dehasini bu gudik ask yerine eserlerine harcasa topluma daha faydali olur mu, olursa boyle bir yukumlulugu var mi?

    ama filmin bir period piece olamamasi, yani zamaninin atmosferini yaratamamasi buyuk handikap. mahkeme sahneleri de bayagi dandik; adam guzel guzel konusuyor, herkes buna hak veriyor, sonra zaart bunu maksimum cezaya carptiriyorlar, 5 dakka once alkislayanlar cadi avina cikmis gibi kuduruyorlar, inanilirlik azaliyor biraz.

    izlemezseniz olmezsiniz. (artik film notlandirmasi boyle, bir bu var bir de izlemeyen olsun var)
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap