543 entry daha
  • ilkokul 3 gibi okumaya sarmış bir çocuktum. annemin bana hamileyken aldığı can yayınları cocuk serisini bitirip aç köpekbalığı gibi kütüphanemizin önünde döndüm bi sure. ve muzaffer izgü kitaplarıyla tanışmış oldum.

    komikli kitap kapakları ilgimi çekmişti once. deliye her gün bayramla başladığım yolculuk, lup lup makinesi ve her eve bir karakolla devam etti.

    kitaplar bitiyordu ama ben bastan basliyordum okumaya. doyamıyordum.
    annem farketmiş bunu.
    bigun elinde bi koliyle geldi isten. yaz başıydı. al bu senin dedi.
    bi açarım, muzaffer izgü, tüm serisi.

    11 yaşındaydım ve sevinçten koltukların üstünde zipliyordum :)

    o yaz o seriyi yaladim yuttum. öyle siginmistim ki kitaplarına, yalniz hissetmemek için yatağının basucuna dizmistim hepsini.

    en çok zıkkımın kökünu sevmiştim. onu kaç defa okudum hatirlamiyorum.
    bizim evden kavga gurultu dayak kotek eksik olmazdı.
    sanırım zıkkımın kökü'nde anlatılan "çok fakir ama yine de sevgi dolu aile" ve muzo'nun komik-özgür maceraları bi çeşit sığınak oluyordu bana.

    kim bilir benim gibi kaç kisinin çocukluğunda, dunyasinda izi var. internetin, ozel kanalların, cep telefonlarının olmadığı bir çağda tanisip, kaçışı onun mizah dolu-muhalif kitaplarında bulmuş ne çok insan var....
    bugünkü debe entrysini okurken aklıma üşüştü tüm bunlar.

    yattığı yer incitmesin
36 entry daha
hesabın var mı? giriş yap