9 entry daha
  • "kendisine ısrarla tarihçi diyen ve yüz yirmi yıl önce ölme mutluluğuna erişerek, bugün hayatta olan biz küçük insanların ancak koskoca bacakları altında dolaştığımız dev yazarlar arasına katılmış bulunan büyük romancı, kitabının en taklit edilemeyecek ve kendisinin en sevdiği kısımlarının, birbirini izleyen fasıllarla yazdığı başlangıç bölümleri -özellikle de bu bölümlerdeki konu dışı uzun sözler- olduğunu söyler; yazarımız buralarda, sanki iskemlesini sahnenin önüne çekmekte ve o güçlü, güzel ingilizcesinin tüm rahatlığı içinde bizlerle sohbet etmektedir. ne var ki, fielding zamanında günler daha uzundu (çünkü para gibi, zamanın ölçüsü de ona duyulan ihtiyaçtır); o yılların yaz aylarında öğleden sonraları bol bol vakit olur, kış gecelerinde ise saatler çok yavaş ilerlerdi. dünyaya geç gelmiş geçmiş bulunan biz tarihçiler, romanlarımızda fielding'i örnek alıp ağır ağır onun izinden yürüyemeyiz; öyle davranırsak, bizlerin sohbeti kulağa, portatif bir iskemlenin üstündeki bir papağan kafesinden konuşurmuş gibi, sığ ve yapmacık gelecektir. en azından ben, kaderin belli birkaç kişi için örgünü ağları bir bir çözerek, bunların nasıl dokunduklarını, iplerin nasıl iç içe geçtiklerini göstermek amacıyla o kadar çok şey yapmak zorundayım ki, elimdeki ışığın tüm gücünü ortak bir ağın üstünde toplamam, hayat denen şeyin tüm ilginç yönlerine yaymaktan kaçınmam gerekiyor."

    george eliot, middlemarch
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap