6 entry daha
  • “sonra, ayrılıklar düşüne dalıyoruz/bize ait olan ne kadar uzakta?”

    ayrılık ya da daha güzel adıyla ‘kopuş’ böyle bir şeydir efendim,
    bir şey önce “aittir” ya da vardır, sonra “uzak” olur.
    ancak bize uzak olan o şeyin, bize gerçekten uzak olduğunu hissedebilmek için bir şeylerin değişmesi gerekir.
    işte bu şiire göre başlangıcımız “başkalarına” ait, ve şiire göre öğrenen canlılarız ve başkalarından öğreniyoruz!
    süreçte biz yokuz! sonrası da buna göre ilerliyor şiirin ve sebeb-i telif şiiri uyarıyor beni:

    “başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız/başkalarının ‘düşünceleriyle’ değil!”

    başkalarından öğrendiklerimi yakarak, yeniyi yaratma işine girişmem tanrıların gücüne gidiyor,
    tanrıların köpeklerinin de.
    şu halde hem bu kentten öç almanın, hem de akdeniz’e yeni hatalar için inmenin vaktidir!
    alesta!

    önceleri bize ait olan, bizden olan bir şeyi sonra tamamen nasıl inkâr edebiliriz ki?
    burada gerçekten bir sorun olmalı!
    insan, her seferinde “yepyeni bir hata için akdeniz’e iner mi?”
    iddiaya girerim ‘milli şefin treninin beyaz olması kadar saçma’ bu!
    gelgelelim ben şimdi “yepyeni bir hata için akdeniz’e iniyorum!”
    bu hata bana ait, hata da olsa [ki her zaman öyledir], bu konuda cesurum!

    bu şiirde ahlak yasası’na sertçe, yani ki “merd-i meydan” misali çatılıyor,
    deniliyor ki bu şiirde: “yasa mı? kimin için? neyi berkitir yasa?”
    işte soru tarzı bu olmalı, sonra soruya ‘pike’ dönüşler.
    çünkü ismet özel soru sormuyor, başka bir geçiş ya da belki bir akışın yönünü değiştirme:

    “ister gözünü ovuştur, ister gözünü yum/idam mangasının içinde yasa varsa”
    dizeleri geliyor sorudan sonra.

    biliyorum ki bana ait olan “sorularda” da bir hata var ve şunu da biliyorum ki soruya değişik bir ton katılmalı, farklı bir tını ve sonra kelimeler soru postunda bir ezgiye dönüşmeli!
    soru sormuyorum, soru başka bir işleve sahip, kişilerle ya da olaylarla da ilgim yok,
    olgular ve kavramlar,, işte hepsi bu!
    kişilerin değişmesi olguyu değiştirmez, bir olgu varsa vardır, kişi önemli değildir.
    eylemlerin anlamları vardır, eylemleri kişi yapar ve karşısındakine bir anlam doğar!
    şu halde a ya da c olması hiçbir şeyi değiştirmez.
    ben şimdi “yepyeni bir hata için iniyorum akdeniz’e!”
    ufka doğru mora çalan akdeniz’e, mor külhânî’ce,
    kulağımda sebeb-i telif çınlıyor ve içerimde elbette ahlâk yasası yok!
    çünkü, yasa başkalarınındır, oysa akdeniz benim!
    ve elbette ki akdeniz’e inmeyen adl’i bilemez, bunları çabucak geçtim!

    bu şiir gerçekten muhteşem!
    bu şiiri ismet özel sesinden dinlerken, fonda 09 15 00 olmalı.

    (bkz: yepyeni bir hata için akdeniz’e inmek)
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap