3 entry daha
  • bir adet company. bu company kelimesi, globalleşmenin pislik yüzünü daha iyi ifade ettiği için özellike tercih ettim. globalleşmenin pislik yüzü de ne ola ki, ne güzel hepimiz aynı müzikleri dinliyor, aynı filmleri izliyor, aynı kıyafetleri giyiyor ve birbirimiz artık hiç yabancılamıyoruz. bu yabancılık-globalleşme meselesi iyi bir konu ama yeri burası değil, di mi?

    monsanto 50 ülkede faaliyet gösteren, 18.000'in üzerinde çalışanı olan, borsada hisseleri değerlendikçe değerlenen bir uluslarası şirket. şirketin ana faaliyeti genetiği değiştirilmiş ürünlerin ekimi, satımı vs. bu şirket, özellikle güney amerika ülkelerinde tarım piyasasına girerek, yerli, geleneksel, doğal tarımın karşısına rakip olarak dikiliyor. kimyasallarla üretilmiş ve genetiği değiştirilmiş mısırın piyasadaki fiyatı, ekolojik mısıra göre çok daha ucuz olduğundan tabii ki doğal üretim yapan çiftçi bu rekabete dayanamıyor. sabah sabah bir belgesel izledim de kafamın tası yerinden 10 metre yukarı fırladı, monsanto'nun ekim yaptığı tarlaların birinden soya toplayan bir çocukta lekelerle başlayan bir hastalık meydana gelmiş, hastalığın kaynağı üretim esnasında kullanılan kimyasallar.

    bu monsanto, ektiği genetiği değiştirilmiş tohumun patentini de alıyor. komik yani, nelerle uğraştıklarına bir örnek: amerika'da, monsanto'nun üretim yaptığı tarlalarda yetişen genetiği değiştirilmiş ürünlerin tohumları rüzgarla uçarak, civardaki doğal yollarla üretim yapan bir çiftçine tarlasına kadar ulaşıyor ve tarlada monsanto ürünleri yetişmeye başlıyor. bunu fark eden monsanto, patenti olan ürünleri izinsiz kullandığı gerekçesiyle çiftçiyi mahkemeye veriyor. ancak çiftçi aslan çıkıyor ve bu davanın ardın 'doğal üretim yapılan tarlanın dokusunu bozduğu gerekçesi ile' bir dava da monsanto'ya açıyor. sanırım hala sonuçlanmadı bu dava.

    sonuç: parası olan ekolojik mısır yiyecek de olmayan ne yiyecek? ama ekolojik bulamıyorsan zehir ye değil mi?
126 entry daha
hesabın var mı? giriş yap