5 entry daha
  • diğerleri gibi silah tutup dövüşemeyecek kadar yaşlıyım

    ondan ki tarihçi rolü verildi bana kibarca
    bir kuşatmanın tarihini -kimin için olduğunu bilmeden- yazıyorum

    net olmalıyım ama kuşatmanın ne zaman başladığından emin değilim
    iki asır önce aralıkta eylülde şafak vakti dün
    burada hepimiz zaman duygusu kaybından mustaribiz

    bize kalan bir toprak toprağa bağlılık
    tapınakların hayaletlerin bahçelerin evlerin harabelerinde hüküm sürüyoruz
    harabelerimizi de kaybedersek bir şeyimiz kalmayacak

    elimden geldiğince yazıyorum bu tükenmez haftaların ritminde
    pazartesi: dükkanlar boş sıçanlar artık para birimi
    salı: belediye başkanı faili meçhul cinayete kurban gitti
    çarşamba: ateşkes görüşmeleri düşman elçilerimizi tutukladı
    nerede tutulduklarını bilmiyoruz
    perşembe: olaylı tartışmalardan sonra yerel tüccarların koşulsuz teslim olma teklifi oy çoğunluğuyla reddedildi
    cuma: salgın çıktı cumartesi: yıkılmaz muhafızımız n. n. intihar etti pazar: su yok doğu kapısında bir saldırıyı püskürttük adı ittifak kapısı

    biliyorum çok monoton kimseyi ağlatmayacak

    yorumlardan kaçınıp duygu katmadan gerçekleri anlatıyorum
    sadece gerçekler para ediyormuş yabancı pazarlarda
    ama gururla bildirmek isterim ki dünyaya
    savaş sayesinde yeni bir tür çocukluk geliştirdik
    çocuklarımız peri masallarından hoşlanmıyor öldürmece oynuyorlar
    sabah akşam düşlerinde çorba ekmek kemik
    aynı kedi köpek

    kentin uçlarında geziniyorum bazen akşamları
    belirsiz özgürlüğümüzün sınırlarında
    yukarıdan bakıyorum ordulara ateşlerinden
    barbar davullarını ve savaş çığlıklarını dinliyorum
    nasıl savunuyor bu kent hala kendini

    kuşatma uzun sürüyor düşmanlar da değişiyordur muhtemelen
    zaten yok oluşumuz dışında ortak bir gayeleri yok
    gotlar tatarlar isveçliler sezar’ın başkalaşım taburları
    kim sayabilir ki onları
    ufuktaki orman gibi renk değiştiriyor sancakları
    bahar zamanı narin kuş sarısından yeşile ondan kış siyahına

    sonra gerçeklerden uzaklaşmışken akşamleyin
    zamanı çoktan geçmiş meselelere gömülüyorum
    denizaşırı müttefiklerimize örneğin
    biliyorum bize şefkatleri içten
    çuvallarca cesaret yağ ve iyi tavsiyeler gönderiyorlar
    bize babalarının ihanet ettiklerini bilmeden hem de
    ikinci kıyamet zamanlarından müttefiklerimizdi onlar
    oğullar günahsız şükranlarımızı hak ediyorlar ki minnettarız biz de
    onlar kuşatmanın sonsuzluğunu yaşamadılar

    kaderi talihsizlikle mühürlenenler yalnızdır her zaman
    dalai lama’nın muhafızları kürtler afgan süvariler

    bunları yazarken şimdi uzlaşma taraftarları
    kahramanların partisine karşı hafif bir üstünlük sağladı
    sıradan duygu değişimleri işte
    ama kaderimiz hala dengede

    mezarlıklar yayılıyor sayımız azalıyor
    ama direniş sürüyor ve sonuna kadar sürecek

    kent düşse bile bir kişi de kurtulsa
    sürgünde taşıyacak kenti içinde
    ona bürünecek kent

    açlığa bakıyoruz ateşe ölümün yüzüne
    -ve en kötüsü- ihanete
    aşağılanmayan bir tek hayallerimiz
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap