1 entry daha
  • gelmiş geçmiş en kişisel filmlerdendir. kişiselliği anlaşılmazlığından, sadece yaratıcısının zihninde anlamlı olmasından değil, fellini'nin özel hayatını samimiyetle ifşa edişindendir; her ne kadar filmin kendi yaşamıyla alakası olmadığını söylese bile. la dolce vita'nın ardından büyük beklentilere yok açan yönetmen herhalde ne yapması gerektiğini düşündüğü bir anda kendisini çekmeye karar vermiş olmalı. barton fink'ile beraber "writers block" un en yaratıcı şekilde bir esere yansıtılmasıdır bu açıdan sekiz buçuk.
    la dolce vita'da gazetecilik dönemlerini anlatır gibiyken, bu filmde de yönetmenlik dönemini anlatır fellini.

    mükemmel, coşkulu ve hüzünlü finali bana alakasız bir şekilde aşçı hırsız karısı ve aşığının finalini hatırlattı. peter greenaway'in en sevdiği 10 filmden biri olduğunu düşünürsek iki final arasındaki benzerliğin, çağrışımın sebebi daha kolay anlaşılır herhalde.

    bu arada yine greenaway'in "sekiz buçuk" a ithafen "sekiz buçuk kadın" isimli bir film yaptığını belirtmek gerekir, tribute mribute.
98 entry daha
hesabın var mı? giriş yap