gerald green

• 2008 all stars slam dunk'ta 2008 tane takla atarak havada, smacını bassa da koca göbek magic ve sevimli yüzlere puan s.çan nba ve "sevgili basketbol severler"e yaranamayacak adamdır gerald green. bu geceki hırsıyla ve ayakkabısını çıkarıp, üstüne imzasını basarak jüri masasına koymasıyla, bu geceki her türlü kötü çocukluğuyla gerald green bundan sonra nba'de rudy gay ve pau gasolle birlikte trio oluşturmuştur gözümde, evet!
  
  gerek içi geçmiş jüri gerekse sms ve nba.com üzerinden oylarını kullananların yüzde 78'i howard dedi, anlaşılır gibi değil. (aslında anlaşılır yani, en azından ben anlayabildiğimi deklare ettim değil mi?) green'in gerek jüriye gerekse herkese karşı soğuk ve itici tavrı aksi bir şekilde güler yüzlü melek + superman howard'a artı puan kazandırdı. bu insanları anlamak mümkün, çağ onlara basketbol deyu bir eğlencelik vermiş, gülüp eğlenirlerken bir de kötü çocuklar ayrıkotu şeklinde ortamın düğün-dernek havasını bozmayıversin diye düşünüyorlar. ben o beş dakikalık süre içinde oyumu green'e verdim. onun yeşil çoraplarıyla bastığı smacı ve doğumgünü pastasındaki mumu söndürerek yaptığı o ilginç şovu daha hoş buldum. internet üzerinden oy verenlerin %22'lik kısmı içinde yer aldığım için mutluyum, zira bunun böyle olacağını biliyordum.
  
  dedim ya sevimli yüzler, iyi çocuklar sevilir, düğüne gelip de somurtarak arkada ayakta takılarak kendini içkiye veren deri ceketli pis tipler itilir. öyle ki green bundan sonra nba'de her memphis yiğidiyle birlikte benim de adamımdır. şöyle azınlıkta kalarak, kötü çocuğun şeytani avukatlığını üstlenmek ne tatlı be kardeşim, sömür sömür bitmiyor, sonumuz "god is dead" e varmıştır, farklı bir çıkarsamayla nietzsche'nin yoluna bir kez daha düşmüşüzdür! evet hem yahudilik hem hiristiyanlık feci derecede şefkat ve merhametle insanlığın zihnini uyuşturmuştur, howard'a slam dunk'ı kazandıran da bu karakterdir, hatta güzide basketbol yorumcumuz kaan kural'a "green yerine moon finalde howard'la yarışmalıydı" dedirten de aynı perişan hezeyandır. moon da aynı sevimlilikteydi ya, ondan bağdaştırdım onu da, evet!
  
  sen beyaz ayakkabını çıkarıp da üstüne imzanı basıp jüri masasına koydun ya, ardından soyadına öykünen yeşil çoraplarınla jüri önünde smacını bastın ya, bunu da hür iradenle, kazanma hırsınla, şebeğe dönüşmeden, howard gibi iyi çocuğu oynamadan yaptın ya, gecenin kahramanı bana göre de sensin, yüzde 22'ye göre de.
  
  ha bunu sen asla oku(ya)mayacaksın, bu yüzden hiç de üzgün değilim oğlum.
  
  olsun böyle devam et, ya da etme.