7 entry daha
  • ölüler aleminin mizaha en uygun türü olan zombi filmleri arasında yarattığı kara mizahla brain deadle beraber öne çıkan enfes bir kült film. peter jackson'ın braindead'i vücut parçaları konusunda nasıl absürdlük boyutunda ileri gittiyse bu film de sevdiceğin zombi olması teması üstünde alabildiğince tuhaflaşıyor. ancak sadece bu kadarla kalmıyor elbet. avrupai estetik anlayışının çekim açıları, görüntü ve sanat yönetmenliği başta olmak üzere teknik alanda kattığı derinliğe yaratıcı replikler ve spoiler kısmında anlatacağım gibi hayalgücünün sınırlarını zorlayan öykü gelişimini eklerseniz zombi filmleri arasında parıl parıl parlayan bir başyapıtla karşılaşıyorsunuz.

    --- spoiler ---

    her göründüğünde "aman aman aman" dediğim anna falchi'nin esas oğlanımızı ısırdığı sahneden filmin sonuna kadar halihazırda tuhaf olan film gitgide absürdleşmeye başlıyor. ısırılan kişinin zombiye dönüşmesini kademe kademe artan makyajla anlatma kolaylığı yerine içsel dünyasının değişimine tanık ediliyoruz. vücudun çürümesi değil aklın çürümesi derece derece gösteriliyor. yani aslında o ısırıktan sonra olayların büyük kısmı* francisin aklını yitirmesinin, insanlıktan çıkmasının anlatımıdır. azrailin, esas oğlanın en sevdiği kitap olan, "yaşayan insanların" telefon numaralarını içeren rehberin küllerinden meydana gelmesi açık bir mesaj. esas kadının iki ayrı kimlikte çıkıp ona acı çektirmesi de ruhundaki pişmanlığın yarattığı şeyler. kendisini her gördüğünde gülen elemanları öldürmesinin anlamı da bariz zaten. filmin finalinde ise gerizekalı olan kankasının normal konuşup kendisinin gerizekalıca konuşması da sürecin bittiğini belirtiyor. çünkü artık tamamiyle zombi olmuştur. işte filmin en büyük başarısı da bu süreci ilk defa anlatmasına rağmen olağanüstü bir şekilde aktarması.

    ""i'd give my life to be dead""*
    ""go away! i haven't got time for the living""
    ""the most beautiful living woman i have ever seen..""

    --- spoiler ---
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap