• tanıma, yabancı bir ülke mahkemesi tarafından özel hukuk alanında verilmiş ve kesinleşmiş bir kararın başka bir ülkede kesin hüküm kuvvetinin kabul edilmesidir.
    tenfiz, yabancı bir ülke mahkemesi tarafından verilmiş ve kesinleşmiş olan kararın, diğer bir ülke egemenlik alanında cebri icra kabiliyeti kazanmasıdır.
    tenfiz için; türkiye cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında fiili, yasal ya da sözleşmesel bir mütekabiliyet bulunmalıdır.
    keza ilamın, türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması ve kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gerekir.
    tanımayla tenfiz arasındaki temel fark, tenfizin aksine tanımada sözleşmesel, yasal veya fiili mütekabiliyetin aranmamasıdır.

    can alıcı noktalardan birisi de şudur ki, möhuk’a göre tanıma ve tenfizde görevli mahkeme ‘’asliye mahkemeleri’’dir. her ne kadar hmk işbölümü ayrımını terk etmiş olsa da kanun lafzında geçen mahkeme'leri' ifadesi iş, aile, ticaret, tüketici gibi muhtelif ihtisasla mücessem asliye mahkemelerinin de tanıma ve tenfiz yetkisine haiz olduklarını gösterir ki yüksek mahkeme kararları da bu doğrultudadır. ancak aile mahkemelerinin kuruluş görev ve yargılama usullerine dair kanun’da yabancı mahkemelerin aile hukukuna ilişkin ilamlarının tanıma ve tenfizinin aile mahkemesi’nce yapılacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. bu durumun burada açıkça hüküm altına alınması bir noktada kafa karışıklığını yol açmaktadır. zira "diğer durumlarda sadece asliye hukuk mu görevlidir?" sorusu akıllara gelecektir. işin aslı aile mahkemeleri noktasında açık bir hükmün gerekliliği diğer ihtisas mahkemelerine nazaran aile mahkemesi'nin görev alanının kamu düzeniyle olan ilişkisinin çok ama çok daha sıkı olmasından kaynaklanmaktadır.

    son olarak, tanıma ve tenfizde yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. o yoksa "sakin olduğu" yer mahkemesidir. o da yoksa istanbul, ankara, izmir mahkemelerinden birisidir.
hesabın var mı? giriş yap