8 entry daha
  • aslında her ne arar isen kendinde ara diye özetlenebilecek bir kitap. gereğinden fazla uzatmış yazar. zaten altmış sayfa falan allah, hz. muhammed ve dört halifeye yıkama yağlama faslı sürüyor. (bkz: feriduddin attar/@avasas) sonra klasik şark menkıbeciliği, kıssacılığı başlıyor.aşktan kafayı yiyenler, maşukunun mahallesindeki köpeklerle yatanlar, padişahın oğluna aşık olan meczuplar, aşkından ölenler, gönülleri kanla dolanlar, ciğerlerinin suyu çekilenler, başlarına toprak saçanlar falan filan. varlıktan yokluktan geçip meczup olmak, ağlamak, kanlı yaşlar dökmek, varlığı ve yokluğu bir bilmek yüceltiliyor. kan üzerine çok kelam var. kanla dolan gönül, kanlara bulanmak, kanı akmak. pek çok yerde döndürülüp dolaştırılıp kanlı bir cümle kuruluyor. bir de yazar mütevazi değil. kıyamet gününe kadar böyle kitap yazılmayacakmış, bütün sırları anlatmış, kitap mükemmelmiş bla bla.

    ben de bir anekdotla kapatayım. rivayet odur ki yunus emre'ye mevlana'ın mesnevi'sini vermişler baksın diye. yunus emre şöyle bir bakmış ve "fazla uzatmış. ben olsam, ete kemige burundum yunus diye gorundum derdim" demiş.
84 entry daha
hesabın var mı? giriş yap