4 entry daha
  • bu garibimin hikayesi yunan mitolojisinde tanrı olmak ile insan olmak arasında kalmış olan herakles'in tegeia kralı aleos'un kızı auge'yi hamile bırakmasıyla başlıyor. anası auge o zamanlar athena tapınağı rahibelerinden olduğu için evlenmesi ve onun da ötesinde çocuk sahibi olması affedilmez bir suçtur.

    bu sebepten bizim telephos doğunca anası almış götürmüş bunu bir çınar ağacının kovuğuna bırakmış. neyseki bir aslan bulmuş yavrucağı emzirmiş, büyütmüş. anasının kendisini doğurduğunu öğrenen rahipler almışlar auge'yi diri diri bir tabuta koyup çivilemişler. sonra da salmışlar denize. neyseki tanrılar yardım etmiş de auge'de bugünün bergama 'sı o zamanların pergamon'unda kıyada kral mysia'nın askerleri tarafından bulunmuş. kral öyle sevmiş ki tabuttan çıkan bu kızı evlatlık edinmiş.

    neyse gel zaman git zaman telephos anasını bulmak için düşmüş yollara, şans o ya bir gün yolu günümüzde çanakkale bursa tarafları olan o zamanın mysia ülkesine düşmüş. telephos kralın anasına sahip çıktığından habersiz adamcağızı yapmış olduğu savaş sonrası öldürmüş. kralın kızı diye anasıyla da evlenmiş, neyseki gerdek gecesi bir yılan çıkmış gelmiş; durun siz evlenemezsiniz demiş de kahramanımız ensest bir ilişkinin içerisine girmeden mesele sonlanmış. yılanı uğursuzluk saymış da durmuş yoksa ne anası onun oğlu olduğunu ne de telephos kralın kızının anası olduğunu öğrenmiş.

    sonraları truva savaşı'na katılmış ve bu savaşta meşhur ve yunan mitolojisindeki en güçlü savaşçı olarak karşımıza çıkan akhilleus abimizin kargısından nasibini almıştır. daha sonrasında bu yarası iflah olmamış ve kahinler ona ancak bu yaranın akhilleus tarafından iyileştirilebileceğini söylemiş. hikayenin bundan sonrası sıkıntılı çok fazla bilgi bulunmuyor. ölmüş mü iyi olmuş mu bilemiyoruz altan.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap