5 entry daha
  • nobet kutsaldır, nerde bulsan tutacaksın derdi bitane başçavuş. diğer nöbetlere itirazım yoktu ama bu nöbet tamamen kabus olmuştu benim için. iki saat boyunca hiç kıpırdamadan öylece beyaz bir duvara bakmak zorunda kalmak bir insana yapılabilecek en büyük haksızlıktı bence. bari bir saat tutsak diye düşünürdüm. iki saat boyunca o beyaz duvara bakarken aklınıza neler gelir neler... düşündükçe düşünürsünüz, artık bilinç altınızdan malzeme çıkarmaya başlarsınız, kendinizle hesaplaşmalar yapmaya başlarsınız, düşünmemek için sayı saymaya, mekandaki mermerleri saymaya başlarsınız, yine çare olmaz. zaman geçmek bilmez birtürlü.
    bir insanın bilinç altındaki psikolojik rahatsızlıkları yüzeye çıkarmak istiyorsanız bu nöbeti düzenli olarak her gün tutmasını sağlayın ve kısa sürede neler olabileceğini görün.
    eğer bu nöbeti gece tutuyorsanız biraz şanslı sayılırsınız. çünkü gecenin o saatinde bulunduğunuz mekana gelen giden sayısı azalır, hatta kimse gelmez. işte tam bu anda artık nöbetten kaytarmak fikri gelir aklınıza. sağ tarafınızdaki melek nöbet kurallarına riayet etmeniz gerektiğini fısıldar kulağınıza
    -bak nöbetçi amir diğer odada yatıyo, çıkıp da gelirse seni burada yatırır ve......
    diye fısıldar, tüğleriniz diken diken olur.
    ama diğer taraftaki şeytan daha baskın çıkar
    -n'olcak be oğlum, gecenin bu saatinde kim gelir, bak kimse gelmiyo kaç saattir. hem nöbetçi amirin götünde pireler uçuşuyodur şimdi. hadi oturda götün yer görsün biraz
    der. sizde hiç düşünmeden sol taraftaki sesi dinleyip, silahı bi tarafa, başlığı bi tarafa bırakır insan olduğunuzu hatırlamaya başlarsınız. ve düşünme faaliyeti devam eder. beyniniz nedense bu nöbet saatlerinde çalışabiliyodur çünkü.
    -benim burda ne işim var
    -dur bakim şafak kaç?
    -keşke istanbulda olsam ne kadar özledim
    -vay anasını az kaldı be, hel bi bitsi bak neler yapıcam...
    -acaba hatun napıyodur
    diye düşünmeye devam edersiniz. başlarsınz hayaller kurmaya..
    derken uykusuzluğunuza yenik düşerek gözlerinizin kapanmasına engel olamazsınız. dışardan geçen kediye bile ürkerek uyanır
    -eyvah sıçtık mı yoksa? diye etrafa bakarsınız.
    kimsenin gelmediğini görünce
    -acaba ayağa kalsam mı? ya biri gelirse!! diye bi ses duyarsınız kafanızın bi yerinden
    ama nafile artık gözlerini çoktan kapanmıştır. zaten nizamiye kapısından girdiğiniz günden beri en ufak bi boşlukta kapanır olmuşlardır artık.
    gecenin o saatinde uykudan kalkıp, giydiğiniz o pis kokan kıyafetlerin içinde yüzünüz şişmiştir artık.
    birden bir şey sizi uyandırır. nedense ayağa kalkma ihtiyacı hissedersiniz ve alışkanlık olarak başlığı kafanıza takar silahı elinize alırsınız.
    -oda ne biri geliyor, hangi dallama lan bu saatte.
    artık nedense vücudunuz titremeye başlamıştır. duruşumu mu düzeltsem, yoksa ne bahane uydursam, yoksa arkama bile bakmadan bu diyardan kaçsam
    -hay a.q. ne işi bar bu herifin bu saatte ya uyumuyo mu bu ibne?
    -lan şurda iki saat dikilemiyosun, uyumanın sırasımıydı şimdi ne bok yicez?
    -acaba muhabbete mi sarsam? baksana bu saatte ayakta uyku tutmadı adamı belki?
    -imdat diye bağırsam yardıma gelen olur mu?
    diye debelenirken tok ve insanın kafasının içinde yankılanan bir ses:
    -ne lan o gözlerin hali yeni sikişmiş kedi gözü gibi büzüşmüş?
    diye başçavuşun cüssesini görürsünüz sesi kendisinden sonra geliyodur nedense
    iyice yaklaşır ve sizi korkutmaya yemin etmişcesine sesini yükseltmeye devam eder...
    (söylediklerin yazarsam terbiyemden eser kalmaz)
    tabiki işinize geldiği için hiç sesinizi çıkarmazsınız. çünkü nöbet talimatında kimseyle hatta alay komutnıyla bile konuşmamanız gerektiği yazmaktadır.
    tekrar saymaya başlarsınız, hayaller kurmaya devam edersiniz........
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap