8 entry daha
  • hikayesi şudur:

    bergama krallığı (pergamon) helenistik dönemin iyonya’sında (batı anadolu) en büyük krallıklardan biri olmuştur. antik dönemdeki nüfusunun 150 bin kişi olduğu söylenmektedir ki, o dönem şu anki istanbul’un yerinde olan byzantion şehrinin (daha konstantinopolis olmamıştır) nüfusunun 10 binlerde olduğu söylenmektedir. bergama krallığı marmara denizinden akdeniz’e kadar hükmetmiştir. krallığın merkezi bergama (pergamon)’dur. efes ve milet gibi meşhur antik kentlerin de başkentliğini yapmıştır. antalya şehrini kuran , aynı zamanda abd’deki philadelphia’ya şehrine dolaylı yoldan da olsa adını veren krallıktır.

    (bkz: philadelphia/#66563977)

    döneminde iskenderiye’nin meşhur kütüphanesine rakip olan kütüphanesi çok gelişince mısırlılar papirüs ithalatını bergama’ya yasaklamış, bu sayede parşömen kağıdı bergama’da keşfedilmiştir. bu aynı zamanda modern ciltli kitapların da keşfidir.

    bu girişgahtan bergama yani pergamon şehrinin döneminin en büyük ve ünlü şehirlerinden, krallıklarından biri olduğu anlaşılabilir, dolayısıyla da döneminin en büyük asklepion’u, yani sağlık merkezi o dönem bergama’dadır. atina asklepion’ununun en büyük rakibidir. dünyaca ünlü hekim ve modern eczacılığın kurucusu galenos, bergama asklepion’unda, yani sağlık merkezinde hekimlik yapmıştır.

    bergama asklepion’u o kadar ünlenmiştir ki, döneminin insanları asklepion’u ölüme meydan okuyan bir merkez olarak görmeye başlamışlardır. rivayete göre asklepion’un kapısında “bu kapıdan ölüm giremez” yazmaktadır, ancak bunun bir rivayet olması olasıdır. galenos çok ünlenince, ünlü roma imparatoru marcus aurelius’un da kişisel hekimi olmuştur daha sonra.

    rivayet odur ki, galenos zamanında bergama asklepion’una bir hasta gelmiştir. hekimler hastayı soymuş, incelemiş, asklepion’un (şu anda da görülebilecek) kutsal yolundan geçirmiş. uyku odasına alınmış. sayıklamaları ve titremeleri incelenmiş, ancak bir türlü hastalığı bulunamamış. hasta gittikçe kötüleşince konu galenos’a aktarılmış. galenos hastayı görünce, kapıdan çıkarılmasını ve akrabalarının da hastayı alıp gitmesini buyurmuş. hasta asklepion’dan çıkarılarak kapının önüne bırakılmış. hasta burada akrabalarını beklerken, içtiği süt kasesinin yanına iki yılan gelmiş, ve yılanlar kaseden içmek isterken kavga ederken süte zehirlerini bırakmışlar. hasta daha fazla açı çekmemek ve canına kıymak için bu sütten içmiş, ancak uykuya dalmış ve iyileşmiş. bunu gören akrabaları galenos'a haber vermişler. ünlü hekim galenos o gün panzehiri bulduğunu anlamış ve sevinerek, bunun onuruna asklepion’a bir sütun diktirmiş.

    o sütün bugün hala bergama müzesi'ndedir. özel bir bölümde sergilenmektedir. bugün tüm dünyada tıp ve eczacılığın sembolü olan kaseye dolanan yılanlar sembolü işte binlerce yıllık bu sütundan gelmektedir.

    o sütunun fotoğrafı:

    görsel
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap