7 entry daha
  • yasadigi donemde sarayda annesi babasi da dahil olmak uzere kimse tarafindan sevilmeyen kahramandir. kendisi dombili bir bunye oldugu icin ve surekli tikindigindan tiksinti yaratiyormus. ortalama bir turk tipi berber havasi varmis. saclari arkadan hafif uzun, biyiklari firca gibi ama adeta bir can dundar tarzinda genc irisi bir hali varmis. hazetmiyolarmis yani bunu. christmaslarda, yortularda filan gelen misafirlerin yanina cikmiyormus. bir el opme, bir saygi gosterisi hic bisey yokmus essek herifte. sarayin hemen yanindaki sokakta, gaz lambasinin altinda mahallenin itleriyle sabaha kadar icip sicip geyige vuruyomus. babamin isini de yapmiycam devlette de calismiycam. kendim bir atelye (atolye bile diyemeyecek kadar da kultursuzmus okuz) acicam, gerci devletin garantisi var ama “en iyisi kendi isin” deyip duruyormus. sonunda avusturyalilarla osmanlilarin arasinda bir mesele oldugu ortaya cikinca sobieski’nin babasi, annesi ve ozellikle de krakow’lu kayincosu; sen aslansin, kaplansin, allahin merzifonlusunu mu yenemeyeceksin. merzifonun nufusu kac? genc (genc burda sobieski oluyor) demisler. sonra bunu saraydaki en besili ata bindirip ati da bi guzel dehlemisler. gidisin olsun da donsun olmasin, ne tepeler turkler seni simdi diye de mustehzi mustehzi eklestirmisler. amma velakin sonuc malum. hava sartlarinin elverissizligi, avusturyalilarin bi telefonla orta avrupadan 57 kamyon adam getirtmesi (bkz: kamyonla adam getirmek) ve kirim haninin son anda savas karsitlari arasina katilmasi sonucunda bizim al yanakli kele sobi onune geleni tepelemis. o yillara kadar saraydaki kisitli ortamda ortaya cikmayan ergen kuvveti bizim dingil merzifonluya patlamis. ama gorenler hala anlatirlar ki 500 kere oyle savas olsa birini sobi kazanirmis. oyle denk gelmis iste. merzifonlu ordusunu geri cekerken, ne kadar “iyice bakin bisey unutmayalim” dediyse de herkesin sorumlulugu birbirine birakmasi sonucunda bi ton kahve, bi suru sancak ve bissuru pasaport orda kalmis.

    sobieski evine dondugunde saskinlikla karisik, yapmacik bir sevincle karsilandiysa da bazi vakanuvisler babasinin yillarca sobieskiyle konusmadigini hatta sarayin koridorlarinda yan yana gecerken, sobieski’ye biyik altindan “esoguluessek”, “pis herif”* seklinde mirildandigi rivayet etnektedir.

    aile baskisina dayanamayan sobi 1691-1692 egitim ogretim doneminde hizlandirilmis bicki dikis kurusuna katildi ve mezun olur olmaz varsova’nin sahil kasabasi tadindaki wilanow semtinde atelyesini acti. tabi kendisi boyle isterdi ama maalesef buyuk bir kral olarak hep buyuk buyuk islerle ugrasarak sarayinda oldu. adi polonya ve viyanadaki bilimum cadde, stadyum ve okullara verildi. bugun dahi yasli bir polonyali, genc bir polonyalinin adinin sobieski oldugunu ogrendiginde “sobieeeeeeskiii ne guzel ismin varmis sobieskiiiii, hay adinla yasa” diyerek duygulanir.

    halbuki kara mustafa pasa sobieskiyi tepelese, hem kendi kellesini kurtarsa, hem bizi kurtarsa, hem sobieski’nin ailesini kurtarsa, viyananin ismi merzifon olsa, biz de anadoluda da bi tane merzifon oldugunu duydugumuzda ahaha ayni sincan gibi, orda da var, orta asya’da da var ya bi sincan diye bilgimizi konustursak ne olurdu. ama olmus artik bi kere. bize de bokyedi basi sobieskiyi tebrik etmek duser. aferim sobi iyi bok yedin!
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap